Kuran’ın indiği dönemde insanlar yaygın olarak yıldızların ışığının sonsuza dek sürecek bir özelliğe sahip olduğunu sanıyorlardı. Bu yüzden yıldızların iç yapısının ve yıldızların enerjilerinin tükeneceğinin bilinmediği bir dönemde, ayette yıldızların söndürülmesinden bahsedilmesi çok önemlidir.
Yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman,
İnfitar Süresi
Ayetlerde yıldızların söndürülmesinden bahsedilirken, ışığın kaynağı olmayan gezegenlerin ise dağılıp saçılmasından bahsedilir. Kuran’da yıldız kelimesi Arapça “necm” olarak geçerken, gezegen kelimesi ise “kevkeb” olarak geçer. Gezegenler merkezi bir yıldıza tabi oldukları için, bu yıldızın hayatı son bulup ışıkları söndürülünce gezegenler de yörüngelerinden, rotalarından çıkarlar, yani dağılıp saçılırlar. (Bazı çevirmenler kevkeb ve necm kelimelerinin her ikisini de yıldız diye çevirip aradaki farka dikkat etmemişlerdir.) Gezegenler ışığın kaynağı olmayıp yansıtıcıdırlar, bu yüzden gezegenlerin söndürülmesi mümkün değildir. Kuran mucizevi özelliğini her ifadesinde göstermektedir.
Güneş dolandığı zaman
Tekvir Süresi
Ayette geçen tekvir fiili sarığın başa dolanmasında kullanıldığı gibi, yuvarlatmak, dürmek, katlamak, büzmek anlamlarına gelir.
Ayet kıyametin anlatıldığı bir tablo içinde Güneş’in nasıl son bulmaya gittiğini anlatmaktadır.
Tüm yıldızlar gibi Güneş’imiz de hidrojen atomunu yakıp enerjisini elde eder, böylece ısı ve ışık saçar. Hidrojeni helyuma dönüştürme süreci, hidrojen atomunun bitmesiyle durur ve yıldızlar da ölür.
Güneş’imizin de eğer başka bir etken olmazsa bile sırf bu sebeple öleceği kesindir.
Yıldızlar ölürken büyüklüklerine göre Kırmızı Dev, Beyaz Cüce veya Karadelik aşamalarına geçerler.
Güneşimizin büyüklüğü sebebiyle önce Kırmızı Dev olup sonra ölmesi beklenmektedir.
Güneş tarih boyunca insanların gözünde o kadar büyütüldü ki, Kuran’ın indiği dönemde Güneş’i tanrı sayanlar vardı. Kıyametin kopacağını anlamanın önemi burada da görülmektedir.
Kıyametin kopacağını anlamayıp Güneş’i tanrı ilan edenler, Evren’i ve Dünya’yı sonsuza dek var olacak sanıp, buna göre reenkarnasyonla, sonsuza dek Dünya içinde ruh göçüne inanan çok-tanrıcı, ortak koşucu dinler üretenler olmuştur.
Kıyametin kopacağının anlaşılması, Güneş’i tanrılaştıran anlayışları veya reenkarnasyonla sonsuza dek hayatın devrinin Dünya içinde olacağını söyleyen anlayışları çürütmüştür. Kuran’ın anlattığı ahiret inancıyla kıyametin kopması bir sistemin aşamaları olarak birbiriyle ilintilidir. Kıyametin kopacağının gerçekliğinin anlaşılması, Kuran’ın anlattığı ahiret inancını da güçlendirmektedir.
Ve saat mutlaka gelecektir.
Kuşku yok onda. Ve Allah kabirlerdeki şuurlu varlıkları diriltecektir.
Hac Süresi
Kuran’ın kıyametteki yok oluşta Güneş’in ve Dünya’nın sonundan bahsetmesi ve günümüzde de Güneş’in ve Dünya’nın bir gün yok olacağının anlaşılması, Kuran’ın mucizesini ortaya koyar.
Kuran’ın indiği dönemdeki astronomi bilgisiyle bunların bilinmesine imkan yoktur.
Kuran’ın vahyedildiği dönemde yaşayan Müslümanlar tüm bu saydıklarımızın bilimsel olarak mümkün olduğunu anladıkları için değil, Evren’i yaratan Yüce Allah’a, tüm Evren’i yok etmenin ne kadar kolay olduğunu kavradıkları için inanmaktadırlar. Günümüzdeyse Kuran’ın; yıldızların, Güneş’in, Dünya’nın sonunun geleceğini söyleyen açıklamaların doğruluğu anlaşılmış bulunuyor. Bir gün yok olacak Güneş’e tapanlar artık yoklar, bakalım bir gün yok olacak maddeye tapanlar ne zaman yok olacaklar.
Yerküre bir sarsılışla sarsıldığında
Vakia Süresi
Kuran’daki kıyamet sürecini başlatan saatin gelmesiyle ilgili tüm açıklamalar, bu süreçte yeryüzünde büyük bir deprem olacağını göstermektedir. Kuran’da bu sallantının çok şiddetli olacağı açıkça söylenir. Dağları unufak edecek bu sallantının, insanlarda büyük bir paniğe yol açacağı Kuran ayetlerinde anlatılır. Ayrıca denizlerin durumu şöyle anlatılır:
Denizler kaynatıldığında,
Tekvir Süresi
Denizler fışkırtılıp-taşırıldığı zaman
İnfitar Süresi
Gerçekten de dağları unufak edecek bir depremde, mağmadaki kızgın lavlar yeryüzünün birçok noktasından fışkıracaktır. Denizlerin olduğu yerlerden fışkıracak mağma, denizlerin suyunu kaynatır, fışkırtıp taşırır. Hayatında belki de hiç deprem görmemiş Hz. Muhammed’in –deprem görse bile- şiddetli bir depremde mağma tabakasının fışkırıp denizleri kaynatabileceğini bilmesine olanak yoktur. O dönemin insanlarından mağma tabakasındaki potansiyeli ve bu potansiyelin denizleri çok rahat bir şekilde kaynatabileceğine dair bilgileri bilmesini bekleyemeyiz.
Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında,
Tekvir Süresi
Kuran kıyametin büyük depreminde yabani hayvanların bir araya toplanmasına dikkat çekmiştir. Günümüzde de deprem öncesi ve deprem sonrası hayvanların hareketleri bilim adamlarının dikkatini çekmektedir. Örneğin bir depremde Seattle Woodland Hayvanat Bahçesinde fillerin deprem öncesi garip hareketleri, gorillerin kafeslerinde kendilerini yerden yere attıkları tespit edilmiştir. Depremler ve hayvanların depremlere karşı garip reaksiyonları araştırma konusu olmaya devam etmektedir.
Kuran’ın bu konudaki ayetini okuduktan sonra, biz bu araştırmaların derinleştirilmesinin faydalı olacağını sanıyorum.
Ve yer uzatıldığı,
İnsikak Süresi
Ve içindekini atıp boşaldığı,
İnsikak Süresi
İnşikak suresinden alıntıladığım ayetlerde de yeryüzünün iç kısmındakilerin dışarı çıkmasına işaret edilmektedir ki; bu da mağmanın kıyametin depreminde birçok yerden fışkıracağına dair açıklamamı desteklemektedir.
Kuran, insanoğlunun zihnini yeryüzünün başına gelecek en ciddi olaya çevirmesini istemektedir.
Bilimin ilerlemesi, Kuran’ın bahsettiği kıyametin kopacağını, Dünya’nın ve Evren’in sonunun geleceğini ortaya koymaktadır.
Artık hiç kimse yıldızlar sonsuza dek var olacak, Güneş’in ışığı hep parlayacak, bu Evren, bu Dünya hiç yok olmayacak diyemez.
Hiçbir bilimsel bilginin olmadığı dönemde Kuran bunları söyledi ve yine Kuran haklı çıktı.
Aynen Kuran’ın dediği gibi Evren’de kıyametin kopacağının belirtileri zaten mevcuttur.
Kıyametin ansızın tepelerine inmesinden başka neyi bekliyorlar?
Kıyametin belirtileri zaten gelmiştir.
Kıyamet onlara gelip çatınca, ibret almaları neye yarar?
Muhammed Süresi
Her Şeyin Doğrusunu Yanlız ALLAH Bilir !