O halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine,
Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir.
Allah'ın yaratışında değiştirme olamaz.
Doğru ve eskimez din işte budur fakat insanların çokları bilmiyorlar.
Rum Süresi
Birçoğumuz “Nereden geldim”, “Niye varım”, “Nereye gidiyorum” sorularına cevap aramaktadır. Dikkatli düşünürsek tüm bu soruları sorma nedenimiz bu soruları soracak şekilde yaratılmamızdır. Birçok insan bu sorulardan kaçtığı, düşünmemeye uğraştığı ve kendi yaratılış özelliklerini bastırdığı için yaratılış gereği olan bu soruları sormaz. Kısacası bizi Yaratanın bize bu soruları sordurtması bizi “dine inanacak şekilde yaratması”, bu ise “bir din gönderecek olması” demektir. Çünkü bu soruların din dışında cevabını veren hiçbir sistem yoktur. Yani bir dinin olması gerektiğinin delili, bizim yaratılıştan bir dine inanacak şekilde yaratılmamızda gizlidir.
Bizi susatan Allah, karşılığında su bulma imkanını da, suyu da yaratmıştır.
Bizi acıktıran Allah, karşılığında sayısız yiyeceği yaratmıştır.
Dikkat edilirse acıkma, susama hissi; dış dünyada suyun, yemeklerin olmasından farklıdır. Canımız su yerine, yani hidrojen ve oksijen atomlarından oluşan bu molekül yerine, Dünya’da hiç olmayan, bize yararsız veya vücudumuzla alakasız bir molekülü de arzulayabilirdi. Fakat, hayır! Vücudumuz kendisi için en gerekli olanı ve var olanı yaratılıştan isteyecek şekilde yaratılmıştır. Sonsuza dek var olmak, hiç yok olmamak; bizim sudan, yemekten daha büyük ihtiyacımızdır. Hayatın devamı her türlü istekten, arzudan üstündür. Yani Allah, bizi ahirete baştan muhtaç yaratmıştır. Eğer Allah vermek istemeseydi, istemeyi vermezdi. Yaratılıştan bize verilen bu istek ise ahiretin bir delilidir.
Görüldüğü gibi bizim yaratılışımızda hem Allah’ın, hem dinin, hem ahiretin delilleri mevcuttur. Rum suresinin 30. ayetinin sonlarındaki ifadeye dikkat edelim. “Bu doğru ve eskimez dindir.” Çünkü bu ilk insanın yaratılışından beri var olan, insanın yaratılışında taşıdığı delillerdir.
Bu delilleri okumayı beceren Allah’a inanır, dine inanır, ahirete inanır.
Ayetin en son cümlesi de çok anlamlıdır. “Fakat insanların çoğunluğu bilmemektedir.” Gerçekten de birçok insan, yaratılıştan kendisinde olan bu delilleri değerlendirememekte ve kendi kendilerini inkâr etmektedirler.
Her Şeyin Doğrusunu Yanlız ALLAH Bilir !