Bunların partilerinin grup başkanvekillerinden birinin (Engin Altay) efsanevi sözünü hatırlıyorsunuz değil mi?
"Bu hükümet" demişti, "dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak hâlimiz yok!"
Hakkını teslim edelim, dedikleri gibi de yaptılar. Hatta "alkışlamamak"şöyle dursun, gündüz gözüyle akıl almaz çamur attılar. Marmaray için bile ilk günden "Su sızdırıyor, güvenilmez..." dediler, ötesi var mı? Gerçi sonra da "O proje aslında Ecevit'indi" dediler...
Hülasa, AK Parti iktidara geldiği günden beri birçok genel başkan değiştirdiler ama kara çalma tarzlarını değiştirmediler.
Hiçbir şey bulamadıklarında fabrikasyona yani tezvirata başvurdular. Baktılar ki sosyal medya marifetiyle beklediklerinin de üzerinde randıman alıyorlar işi hepten yalan dolana vurdular.
İçlerinde en uyanıkları da AK Parti'nin yaptığı metroları bile kendisinin yaptığını iddia edecek kadar kaptırıp gitti. İşin garibi, sosyolojilerini öyle mankurtlaştırdılar ki bu sersem sepet iddiayı bile sorgulayamaz oldular.
Zaten "Bi dakika arkadaş, böyle muhalefet olmaz!" yollu itiraz edenlerin de "Muhalefete muhalefet yapılmaz!" diyerek ağzını kapattılar.
Özellikle son yıllarda da işleri gayet tıkırında gidiyordu. Lakin en sonunda Bolu Belediye Başkanları Tanju Özcan'a tosladılar.
Tosladılar dedim ama görünmez kaza misali değil, Tanju göstere göstere geldi.
Göçmenlerin nikâh ücretlerine, sularına zam yaptı; tabelalarını bir gecede kaldırıp ruhsatlarını iptal etti. Bunların hepsini de matah bir şeymiş gibi "hukuksuz" yaptığını itiraf etti. "İdari yargıya gitselerdi belki kazanırlardı ama siyasette en güçlü oluğunuz zaman yeni seçildiğiniz zamandır. Anlamadılar ne olduğunu..." dedi.
Yıllar yılı iktidarı "hukuk" üzerinden yerden yere vuran muhalefet esnafının gıkı çıkmadı.
Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de 78 canımızı kaybettiğimiz yangını da tıpkı depremde yaptıkları gibi siyasallaştırmak istediler.
Ne ki Tanju Özcan'ın "yeteneklerini" hesaba katmadılar.
Muhalif güruh "Tanju'ma dokunma!" kıvamında kendilerini paralarken, Tanju Özcan da "yeteneklerini" acımasızca sergiledi. O kadar ki, hem söz konusu otelin "yetki sınırlarının" dışında olduğu için hiçbir şekilde denetletmelerinin mümkün olmadığını hem de Bolu Belediyesi'ne bağlı itfaiye görevlileri tarafından denetlediklerini ve kusurlu bulduklarını söyledi.
Gazetemizin savcılık ifadelerine dayandırdığı haberine göre, Tanju Özcan'ın Bolu Belediyesi Başkan Yardımcısı yaptığı kuzeni (nepotizme de ölümüne karşılar ya) Sedat Gülener, Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü'ne bağlı itfaiye görevlilerinin tespit ettiği "yangın güvenliğine aykırı 8 kusuru" sümenaltı etmiş...
Uzun lafın kısası, Tanju Özcan'ı arkalamak uğruna kendi kendilerini iptizale uğrattılar.
Sahip olmadıkları "iktidarı" dünyanın en doğru işini bile yapsa eleştirmeyi görev bilen muhalefet esnafının, sahip oldukları belediyelerin yanlışlarını bile savunmak durumuna düşmeleri ibret verici değil mi?
İktidarın her yaptığını desteklemekle her yaptığını eleştirmek arasında ilkesel bakımdan fark yok.
Bu nedenle "eleştirel mesafeyi" özenle korumak zorunda olduğumuzu; eleştirinin olmadığı yerde, hadi "putlaştırma" demeyelim, "yozlaşmanın" başlayacağını, yanlışa yanlış denilmediği takdirde "pazarlama elemanına" dönüşmenin kaçınılmaz olduğunu yıllar yılı her fırsatta söyledim durdum.
Kartalkaya Kayak Merkezi'nde o oteldeki yangın dolayımında da "Zerre miskali iktidar-muhalefet ayrımı yapmaksızın, ihmali veya kusuru olan kim varsa, sıfır toleransla üzerine gitmeden olmaz..." dedim.
Buna, kurumlar arası yetki denetimi kakofonisinin behemehâl giderilmesi gerektiğini ilave etmek isterim.
Tanju’ma dokunma
Bunların partilerinin grup başkanvekillerinden birinin (Engin Altay) efsanevi sözünü hatırlıyorsunuz değil mi?
"Bu hükümet" demişti, "dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak hâlimiz yok!"
Hakkını teslim edelim, dedikleri gibi de yaptılar. Hatta "alkışlamamak"şöyle dursun, gündüz gözüyle akıl almaz çamur attılar. Marmaray için bile ilk günden "Su sızdırıyor, güvenilmez..." dediler, ötesi var mı? Gerçi sonra da "O proje aslında Ecevit'indi" dediler...
Hülasa, AK Parti iktidara geldiği günden beri birçok genel başkan değiştirdiler ama kara çalma tarzlarını değiştirmediler.
Hiçbir şey bulamadıklarında fabrikasyona yani tezvirata başvurdular. Baktılar ki sosyal medya marifetiyle beklediklerinin de üzerinde randıman alıyorlar işi hepten yalan dolana vurdular.
İçlerinde en uyanıkları da AK Parti'nin yaptığı metroları bile kendisinin yaptığını iddia edecek kadar kaptırıp gitti. İşin garibi, sosyolojilerini öyle mankurtlaştırdılar ki bu sersem sepet iddiayı bile sorgulayamaz oldular.
Zaten "Bi dakika arkadaş, böyle muhalefet olmaz!" yollu itiraz edenlerin de "Muhalefete muhalefet yapılmaz!" diyerek ağzını kapattılar.
Özellikle son yıllarda da işleri gayet tıkırında gidiyordu. Lakin en sonunda Bolu Belediye Başkanları Tanju Özcan'a tosladılar.
Tosladılar dedim ama görünmez kaza misali değil, Tanju göstere göstere geldi.
Göçmenlerin nikâh ücretlerine, sularına zam yaptı; tabelalarını bir gecede kaldırıp ruhsatlarını iptal etti. Bunların hepsini de matah bir şeymiş gibi "hukuksuz" yaptığını itiraf etti. "İdari yargıya gitselerdi belki kazanırlardı ama siyasette en güçlü oluğunuz zaman yeni seçildiğiniz zamandır. Anlamadılar ne olduğunu..." dedi.
Yıllar yılı iktidarı "hukuk" üzerinden yerden yere vuran muhalefet esnafının gıkı çıkmadı.
Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de 78 canımızı kaybettiğimiz yangını da tıpkı depremde yaptıkları gibi siyasallaştırmak istediler.
Ne ki Tanju Özcan'ın "yeteneklerini" hesaba katmadılar.
Muhalif güruh "Tanju'ma dokunma!" kıvamında kendilerini paralarken, Tanju Özcan da "yeteneklerini" acımasızca sergiledi. O kadar ki, hem söz konusu otelin "yetki sınırlarının" dışında olduğu için hiçbir şekilde denetletmelerinin mümkün olmadığını hem de Bolu Belediyesi'ne bağlı itfaiye görevlileri tarafından denetlediklerini ve kusurlu bulduklarını söyledi.
Gazetemizin savcılık ifadelerine dayandırdığı haberine göre, Tanju Özcan'ın Bolu Belediyesi Başkan Yardımcısı yaptığı kuzeni (nepotizme de ölümüne karşılar ya) Sedat Gülener, Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü'ne bağlı itfaiye görevlilerinin tespit ettiği "yangın güvenliğine aykırı 8 kusuru" sümenaltı etmiş...
Uzun lafın kısası, Tanju Özcan'ı arkalamak uğruna kendi kendilerini iptizale uğrattılar.
Sahip olmadıkları "iktidarı" dünyanın en doğru işini bile yapsa eleştirmeyi görev bilen muhalefet esnafının, sahip oldukları belediyelerin yanlışlarını bile savunmak durumuna düşmeleri ibret verici değil mi?
İktidarın her yaptığını desteklemekle her yaptığını eleştirmek arasında ilkesel bakımdan fark yok.
Bu nedenle "eleştirel mesafeyi" özenle korumak zorunda olduğumuzu; eleştirinin olmadığı yerde, hadi "putlaştırma" demeyelim, "yozlaşmanın" başlayacağını, yanlışa yanlış denilmediği takdirde "pazarlama elemanına" dönüşmenin kaçınılmaz olduğunu yıllar yılı her fırsatta söyledim durdum.
Kartalkaya Kayak Merkezi'nde o oteldeki yangın dolayımında da "Zerre miskali iktidar-muhalefet ayrımı yapmaksızın, ihmali veya kusuru olan kim varsa, sıfır toleransla üzerine gitmeden olmaz..." dedim.
Buna, kurumlar arası yetki denetimi kakofonisinin behemehâl giderilmesi gerektiğini ilave etmek isterim.
Ekleme
Tarihi: 28 Ocak 2025 - Salı
Tanju’ma dokunma
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.