Yolda kalan otobüsler ve yürümeyen merdivenler baktı ki oyunu artırıyor, İSKİ faturalarından otoparklara kadar her şeye zam yaptı.
"Tam yol ileri" yani.
Mesela, İSPARK 1-2 saatini 180 TL yaptı. "Madem memlekette her şeye zam var, ben de kralını yaparım" dercesine. (Özel otoparklar bile daha ucuz diyeyim de ötesini varın siz hesap edin.)
Zaten fırsatçılıkta üstüne yok.
Mesela, baktı ki Suriye'deki "değişim" vesileyle Türkiye'de ve tüm dünyada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın prestiji çok yükseldi, anında harekete geçti.
Suriye'deki değişimi yerinde incelemek için başvuruda bulundu. Ne ki yeni atanan Şam valisi, "Çok istiyorsan sonra gelirsin, biz şimdilik Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bekliyoruz..." deyince, PR planı suya düştü.
Gitseydi hediye olarak ne götürecekti, doğrusu merak ettim. Heykel falan mı acaba?
Sevgili Kılıçdaroğlu, Suriye ilgisini, "Suriye'deki Türkmenlere Arapça Nutuk kitabı gönderdik..." şeklinde dışa vurmuştu da ordan aklıma geldi.
Türkmenler, "Biz Türk'üz, bize neden Arapça Nutuk göndersinler ki, ayrıca öyle bir paket de gelmedi..." açıklaması yapmışlardı, bunun heykeline Suriyeli Araplar ne derlerdi, bilemiyorum.
***
Suriye ziyaretinin kabul edilmemesine biz utandık ama kendisi hiç tınmadı.
Gerçi böyle de bir özelliği var; (vurdumduymaz demeyeyim de) acayip "geniş" bir insan.
Allah vere de bu özelliğine güvenerek, Los Angeles yangınını yerinde incelemek için başvurmuş olmasın. İşte bu utanca katlanamayız!
Sadece "geniş" de değil, dilim söylemeye varmıyor ama korkarım bir parça da "disosiyatif kimlik bozukluğundan" mustarip.
Yoksa Ümit Özdağ bile "Kendini cumhurbaşkanı zannetmekten vazgeç artık..." demek zorunda kalmazdı.
Lakin vazgeçecek gibi görünmüyor.
O kadar ki boş vakitlerinde "tören kıtası" denetliyor. Naçar elinin altında şimdilik zabıta var:
"- Merhaba zabıta..."
"- Sağ ol..."
***
Kendini cumhurbaşkanı zannetmekten vazgeçmediği gibi Özgür Özel (ve Mansur Yavaş'ı) cumhurbaşkanı olmaktan vazgeçirmeye çalışıyor.
Fakat kendisi de yandaşları da Özgür Özel'i hafife alıyorlar. Ummadık taş baş yarar, dikkat etsinler.
CHP Genel Başkanı Özel her şeyden evvel "kırmızı kartı" keşfetti. Alay ettiler, dalga geçtiler ama vazgeçmedi. İBB Başkanı, "Beni yapraklar alkışlıyor" dediğinde veya "temel atmama töreni" yaptığında dalga geçtiler de ne oldu; beklenenin aksine oyları artmadı mı?
Sanırım Özgür Özel de işin sırrını çözdü. Artık durdurana aşk olsun.
O kadar ki "Kırmızı karta nasıl ulaşacağız?" diyenler için "Kırmızı kart cepte" kampanyası başlattı. Müthiş bir şey. Linke tıklıyorsun hoop "kırmızı kart" telefonuna iniyor. (Özgür Bey kartlara sponsor alarak büyük bir gelir elde edebilir; özellikle boykot edilen "mallar" üşüşecektir.)
Mahut kampanya sayesinde "çarşıda, pazarda, sokakta, her yerde kırmızı kart" gösterebileceklermiş.
Şuncacık riski var tabii: Kırmızı kartı yanlış anlayan yurdum esnafı, "O kartı ben var ya..." yollu atarlanabilir.
Eh yani, iktidar olmak uğruna bu kadarını da göze alacaklar, başka yolu yok.