Lafı evirip çevirmeden, söze tur attırmadan söyleyelim:
Hırsızın, arsızın, yolsuzun, uğursuzun fikri ve partisi olmaz. Nerede olursa olsun, neyin arkasına sığınırsa sığınsın hepsi aynıdır. Bunlara güzelleme ve örtüleme yapılamaz. Hele hele "ama" diye başlayan cümlelerle "Şu da şöyle, bu da böyle yapmıştı" diye savunmaya geçilemez. Bu ifadeler, sadece "Bizimki de başkasını batakhanede görmüş" anlamına gelir!
Ayıptır, çirkindir...
Şimdi gelelim Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra CHP'nin takındığı tutuma: Anlaşılır gibi değil. Garip ve son derece acayip!
Cumhuriyet, belki de Dünya tarihinde bir ilke imza attılar. "Olmaz, olamaz" diye miting bile düzenlediler. Kendilerini soruşturmayı yürüten polis ve savcı, aynı zamanda hâkim yerine koyup hemen "suçsuz" kararını verdiler. Hem de delilleri, ifadeleri ve dosyayı görmeden.
Hukuka ve devlete saygısızlık ve tam bir skandaldır bu. Bugüne kadar hiç örneğini görmedim. Dünyada var mıdır, bilemiyorum!
Tutuklanan kişi "yolsuzlukla" suçlanıyor. İş bu noktaya geldiğine göre, belli ki adaletin elinde yeterli şüphe ve delil var.
Ama CHP hep bir ağızdan "olmaz" diye bağırıyor...
Niye? CHP'li olmak bir ayrıcalık mı? Onlara her şey serbest mi?
***
Bu kadarla da kalmıyor. Bir de bu yargı kararı ile mücadele için planlar yapılıyor. Yol haritaları düzenleniyor. CHP Sözcüsü Deniz Yücel açıkladı: Bu "yol haritası" yarın şekillenecek ve kamuoyu ile paylaşılacakmış.
Ne yapacakları da üç aşağı beş yukarı belli: Mitinglere devam edecek, halk buluşmaları yapacaklarmış. Özgür Özel'in ifadesi ile "2025'te milletin önüne sandığı getirip ülkeyi kurtaracaklarmış!"
Güler misin, ağlar mısın dedikleri bu olsa gerek!
Kimi kimden kurtaracaklar? Yolsuzlukla suçlanan belediye başkanlarını adaletin elinden mi?
Maalesef CHP'nin geldiği nokta bu!
En fazla bağıranlardan biri de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Hatırlarsınız, CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer terör suçlaması ile tutuklanıp, yerine kayyum atandığında da aynısını yapmıştı. Ortalığı ayağa kaldırmaya çalışmıştı.
Peki, ne oldu? Suçlamalar birbirini izledi, her şey ortalığa döküldü. Ayrıca son operasyonun ardından Esenyurt ile Beşiktaş arasında garip ilişkiler bulunduğuna dair iddialar da ortaya çıktı.
Bu kadarla da kalmadı, Ekrem İmamoğlu, çok daha vahim bir algı operasyonun altına imza attı. Cezaevindeki Rıza Akpolat ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bir tuttu. Öylesine ileri gitti ki, Erdoğan'ın 1990'larda "daha ağır bir suçlama" ile karşı karşıya kaldığını, ama tutuksuz yargılandığını söyleyebildi.
Neydi o "çok daha ağır" dediği suçlama? Erdoğan'ın, Siirt'te okul kitaplarında da yer alan Ziya Gökalp'e ait bir şiiri okumasıydı!
Erdoğan, "Minareler süngü, kubbeler miğfer./ Camiler kışlamız, müminler asker./ Bu ilahi ordu dinimi bekler./ Allahuekber, Allahuekber." dedi ve o dönemin şartlarında sırf bu yüzden ceza aldı. Akçalı işler, yolsuzluk ve uğursuzluktan değil!
Ne yazık ki Ekrem İmamoğlu bunları söyleyebildi.
"İktidar arıyoruz" diyen CHP, çok yanlış ve tehlikeli sularda yüzüyor!