Müfettişler uyuyor mu?

SİYASET 26.05.2024 - 13:24, Güncelleme: 26.05.2024 - 13:24
 

Müfettişler uyuyor mu?

Ankara Emniyeti'nde gerçekleşen ve müdürlerin de dahil olduğu iddia edilen kirli operasyonlar, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. İddialara göre, siyasi figürlere yönelik derin bir operasyon hazırlığı yapıldı ve bu durum, büyük bir skandala dönüştü. Olayla ilgili soruşturma derinleşirken, konuyu en yakın takip eden isimlerden biri olan Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür'den dikkat çeken bir yazı daha geldi. "MHP ile AK Parti ayrılıyorlar. Karşılıklı mesajlar verilmeye başlandı. Bize Temiz Eller Operasyonu'nu sizin ellerinizle başlattığımız haberini verdiler. Oradan pay biç sen. MHP ile ilgili de patlat, geç" sözlerini hatırlatan Övür, "Bir polis müdürü, karşısındaki suçluyu kandırmak için bile olsa böyle siyasi argümanları neden söyler? Bu hiç mi merak edilmez? Bu neden müfettişlerin ilgisini çekmedi?" diye sordu. Övür, şunları kaydetti:

Ankara Emniyeti'nde gerçekleşen ve müdürlerin de dahil olduğu iddia edilen kirli operasyonlar, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. İddialara göre, siyasi figürlere yönelik derin bir operasyon hazırlığı yapıldı ve bu durum, büyük bir skandala dönüştü. Olayla ilgili soruşturma derinleşirken, konuyu en yakın takip eden isimlerden biri olan Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür'den dikkat çeken bir yazı daha geldi. "MHP ile AK Parti ayrılıyorlar. Karşılıklı mesajlar verilmeye başlandı. Bize Temiz Eller Operasyonu'nu sizin ellerinizle başlattığımız haberini verdiler. Oradan pay biç sen. MHP ile ilgili de patlat, geç" sözlerini hatırlatan Övür, "Bir polis müdürü, karşısındaki suçluyu kandırmak için bile olsa böyle siyasi argümanları neden söyler? Bu hiç mi merak edilmez? Bu neden müfettişlerin ilgisini çekmedi?" diye sordu. Övür, şunları kaydetti: "Günlerdir Ankara Emniyeti'nde içinde müdürlerin de olduğu kirli bir operasyon tartışılıyor. Şu çok açık; ortada özel bir yapı var ve en basit yaklaşımla "hukuk dışı"na çıkıldığı için şu anda Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik dâhil 7 kişi tutuklandı. Zaten bu köşede ilk kez kamuoyuna aktarılan bilgilerde de bir mafya itirafçısı üzerinden polis müdürlerinin esas amaçlarının ne olduğunu anlatmıştık: "Bu noktaya gelmesinin ve bir skandala dönüşmesinin esas nedeni, Ankara Emniyeti'nde bu grubun, siyaset ve siyasetçilere derin bir operasyon hazırlığı içinde olmaları iddiası..."   Sonra da "siyasete kumpas" başlığı altında eski ve yeni AK Partili siyasetçilerin adını vermiş ve şöyle yorumlamıştık: "Tıpkı FETÖ gibi şu anda görevde olan polis müdürleri, bir mafya aparatına ifade verdirerek adı geçen siyasi aktörleri suçlayacak." Peki şimdi nereye geldik? Önce şunu hatırlatalım; iktidara yakın olduğu varsayılan birkaç gazeteciyle birlikte başta CHP'li aktörler ve fondaş medyası canhıraş bir biçimde günlerdir bunun bir "darbe" olmadığını, hatta asıl darbeyi mafya mensuplarının çektiğini yazıp duruyor. Yani o polis müdürlerine, mafya tetikçisi Serdar Sertçelik'i kaçırtan, onu arayıp siyasiler hakkında "Şöyle ifade ver" dedirten de bizzat mafyaymış. Beklenen mülkiye müfettişlerinin hazırladığı 84 sayfalık rapor bu tezi savunanları acayip heveslendirdi. "Böyle darbe mi olur?" deyip esip gürlemeye başladılar. Aslında kimse açık açık bir darbeden söz etmedi. İlk yazımda olayı; darbe dinamiğini harekete geçiren "siyasete kumpas" diye nitelemiştim. Ama birilerinin işine gelmedi ki siyasete kumpas üzerinde durmadı. Rapor bile bunu görmezden geldi ve olanları; "Suçu, suçluyu kayırma" ve "Göreve ilişkin sırrı açıklama" gibi basite indirgedi. İlginç değil mi? Aralarında Organize Şubeden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı da dâhil koca koca polisleri, paçoz bir mafya tetikçisi tuzağa düşürecek, onlara siyasilerin ismini verdirecek? Bunu aklınız alıyor mu? İşin bu kadar basit olmadığı çok açık. Mesela mülkiye müfettişlerinin, Organize Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan'a, "Telefon konuşmalarında bahsettiğin iki isim kim?" diye sorunca Demircan şu isimleri veriyor: "Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan..." Bunu kabul ediyor. İyi de bu iki ismin, "suçu, suçluyu kayırma"yla ne ilgisi var? Sorulan diğer isimleri saymıyorum; bir polis şefi, bir mafya tetikçisine biri siyasetçi diğeri banka genel müdürü olan iki ismi neden sorar? Nasıl bir hesabı olabilir? Bu neden müfettişlerin ilgisini çekmedi? Daha önemlisi ve "siyasete kumpas" iddiasının temel dayanağı olan şu soruyu da müfettişler sormamış: "MHP ile AK Parti ayrılıyorlar. Karşılıklı mesajlar verilmeye başlandı. (...) Bize Temiz Eller Operasyonu'nu sizin ellerinizle başlattığımız haberini verdiler. Oradan pay biç sen. MHP ile ilgili de patlat, geç." Bir polis müdürü, karşısındaki suçluyu kandırmak için bile olsa böyle siyasi argümanları neden söyler? Bu hiç mi merak edilmez? Bunu merak etmeyenler, yakın ve uzak tarihimizde yaşanan darbelerin, kumpasların nasıl hazırlandığını da merak etmedi, hatta inanmadı. Bu gerçek 60 darbesi öncesinden beri böyle... Samet Kuşçu uyardığı halde 60 darbesinin olacağına iktidar sahipleri bile inanmadı. Darbeseverlerin ise zaten böyle bir derdi yok. 15 Temmuz'a "kontrollü darbe" diyen, 17-25 Aralık yargı darbesine açık destek veren siyasi zihniyet var. Onları harekete geçiren de Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durmaya ve milli bir siyaset izlemeye başlaması... Bu topraklarda her zaman "darbe dinamiği"ni diri tutmaya çalışanlar var. O dinamik bugün de canlı ve hafife almaya gelmez."
Ankara Emniyeti'nde gerçekleşen ve müdürlerin de dahil olduğu iddia edilen kirli operasyonlar, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. İddialara göre, siyasi figürlere yönelik derin bir operasyon hazırlığı yapıldı ve bu durum, büyük bir skandala dönüştü. Olayla ilgili soruşturma derinleşirken, konuyu en yakın takip eden isimlerden biri olan Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür'den dikkat çeken bir yazı daha geldi. "MHP ile AK Parti ayrılıyorlar. Karşılıklı mesajlar verilmeye başlandı. Bize Temiz Eller Operasyonu'nu sizin ellerinizle başlattığımız haberini verdiler. Oradan pay biç sen. MHP ile ilgili de patlat, geç" sözlerini hatırlatan Övür, "Bir polis müdürü, karşısındaki suçluyu kandırmak için bile olsa böyle siyasi argümanları neden söyler? Bu hiç mi merak edilmez? Bu neden müfettişlerin ilgisini çekmedi?" diye sordu. Övür, şunları kaydetti:

Ankara Emniyeti'nde gerçekleşen ve müdürlerin de dahil olduğu iddia edilen kirli operasyonlar, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. İddialara göre, siyasi figürlere yönelik derin bir operasyon hazırlığı yapıldı ve bu durum, büyük bir skandala dönüştü. Olayla ilgili soruşturma derinleşirken, konuyu en yakın takip eden isimlerden biri olan Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür'den dikkat çeken bir yazı daha geldi. "MHP ile AK Parti ayrılıyorlar. Karşılıklı mesajlar verilmeye başlandı. Bize Temiz Eller Operasyonu'nu sizin ellerinizle başlattığımız haberini verdiler. Oradan pay biç sen. MHP ile ilgili de patlat, geç" sözlerini hatırlatan Övür, "Bir polis müdürü, karşısındaki suçluyu kandırmak için bile olsa böyle siyasi argümanları neden söyler? Bu hiç mi merak edilmez? Bu neden müfettişlerin ilgisini çekmedi?" diye sordu. Övür, şunları kaydetti:

"Günlerdir Ankara Emniyeti'nde içinde müdürlerin de olduğu kirli bir operasyon tartışılıyor. Şu çok açık; ortada özel bir yapı var ve en basit yaklaşımla "hukuk dışı"na çıkıldığı için şu anda Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik dâhil 7 kişi tutuklandı.

Zaten bu köşede ilk kez kamuoyuna aktarılan bilgilerde de bir mafya itirafçısı üzerinden polis müdürlerinin esas amaçlarının ne olduğunu anlatmıştık:

"Bu noktaya gelmesinin ve bir skandala dönüşmesinin esas nedeni, Ankara Emniyeti'nde bu grubun, siyaset ve siyasetçilere derin bir operasyon hazırlığı içinde olmaları iddiası..."
 

Sonra da "siyasete kumpas" başlığı altında eski ve yeni AK Partili siyasetçilerin adını vermiş ve şöyle yorumlamıştık:

"Tıpkı FETÖ gibi şu anda görevde olan polis müdürleri, bir mafya aparatına ifade verdirerek adı geçen siyasi aktörleri suçlayacak."

Peki şimdi nereye geldik?

Önce şunu hatırlatalım; iktidara yakın olduğu varsayılan birkaç gazeteciyle birlikte başta CHP'li aktörler ve fondaş medyası canhıraş bir biçimde günlerdir bunun bir "darbe" olmadığını, hatta asıl darbeyi mafya mensuplarının çektiğini yazıp duruyor. Yani o polis müdürlerine, mafya tetikçisi Serdar Sertçelik'i kaçırtan, onu arayıp siyasiler hakkında "Şöyle ifade ver" dedirten de bizzat mafyaymış.

Beklenen mülkiye müfettişlerinin hazırladığı 84 sayfalık rapor bu tezi savunanları acayip heveslendirdi. "Böyle darbe mi olur?" deyip esip gürlemeye başladılar. Aslında kimse açık açık bir darbeden söz etmedi. İlk yazımda olayı; darbe dinamiğini harekete geçiren "siyasete kumpas" diye nitelemiştim. Ama birilerinin işine gelmedi ki siyasete kumpas üzerinde durmadı.

Rapor bile bunu görmezden geldi ve olanları; "Suçu, suçluyu kayırma" ve "Göreve ilişkin sırrı açıklama" gibi basite indirgedi.

İlginç değil mi? Aralarında Organize Şubeden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı da dâhil koca koca polisleri, paçoz bir mafya tetikçisi tuzağa düşürecek, onlara siyasilerin ismini verdirecek? Bunu aklınız alıyor mu?

İşin bu kadar basit olmadığı çok açık.

Mesela mülkiye müfettişlerinin, Organize Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan'a, "Telefon konuşmalarında bahsettiğin iki isim kim?" diye sorunca Demircan şu isimleri veriyor: "Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan..."

Bunu kabul ediyor. İyi de bu iki ismin, "suçu, suçluyu kayırma"yla ne ilgisi var? Sorulan diğer isimleri saymıyorum; bir polis şefi, bir mafya tetikçisine biri siyasetçi diğeri banka genel müdürü olan iki ismi neden sorar? Nasıl bir hesabı olabilir?

Bu neden müfettişlerin ilgisini çekmedi?

Daha önemlisi ve "siyasete kumpas" iddiasının temel dayanağı olan şu soruyu da müfettişler sormamış:

"MHP ile AK Parti ayrılıyorlar. Karşılıklı mesajlar verilmeye başlandı. (...) Bize Temiz Eller Operasyonu'nu sizin ellerinizle başlattığımız haberini verdiler. Oradan pay biç sen. MHP ile ilgili de patlat, geç."

Bir polis müdürü, karşısındaki suçluyu kandırmak için bile olsa böyle siyasi argümanları neden söyler? Bu hiç mi merak edilmez?

Bunu merak etmeyenler, yakın ve uzak tarihimizde yaşanan darbelerin, kumpasların nasıl hazırlandığını da merak etmedi, hatta inanmadı. Bu gerçek 60 darbesi öncesinden beri böyle... Samet Kuşçu uyardığı halde 60 darbesinin olacağına iktidar sahipleri bile inanmadı. Darbeseverlerin ise zaten böyle bir derdi yok. 15 Temmuz'a "kontrollü darbe" diyen, 17-25 Aralık yargı darbesine açık destek veren siyasi zihniyet var.

Onları harekete geçiren de Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durmaya ve milli bir siyaset izlemeye başlaması... Bu topraklarda her zaman "darbe dinamiği"ni diri tutmaya çalışanlar var. O dinamik bugün de canlı ve hafife almaya gelmez."

Ankara HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishdailynews.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.