Kemalistlerin Türkiye'de Müslümanlığı Yok Etme Hayali!

Yeni Şafak gazetesi yazarı Hüseyin Likoğlu, CHP’nin laiklik politikalarını İslam karşıtı bir anlayışla yürüttüğünü yazdı. Likoğlu, geçmişte camilerin kapatılmasından Kur’an’ın yasaklanmasına kadar birçok uygulamaya dikkat çekti. Kemalist dönemde laikliğin yeni bir din haline getirildiğini ifade eden Likoğlu, bu politikaların Türkiye’de büyük toplumsal yaralar açtığını vurguladı. Hüseyin Likoğlu, şunları kaydetti:   "Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, CHP’nin faşist laiklik anlayışına atıfta bulunduğu günlerde, ilginç bir tevafuk ki Onur Atalay’ın Türk’e Tapmak kitabını okuyordum. Tartışmalar, kitabı daha da ilgiyle okumama sebep oldu. Kitapta yer alan bilgileri parça parça başka zamanlarda başka eserlerde okumuştum. Bazı bilgileri ilk kez bu kitapta okuduğumu da itiraf etmeliyim. Kitapla ilgili belki uzun uzun bir yazı kaleme alınabilir. Bunu kim yapar bilmiyorum, ben yazmaktan çok bu kitabı tavsiye ediyorum, özellikle gençlere... Evrensel manada laiklik hiçbir dönemde Türkiye’de uygulanmadı. Hele hele Tek Parti döneminde laikliğin ‘L’sinden bile bahsedilemez. Zira Tek Partili yıllarda devletin dini Kemalizm’dir. İslam’ı en büyük rakip gören Kemalistler, laiklik adı altında Müslümanları sindirme ve değerlerini yok etme politikası uyguladı. Yeni bir din icat etmek ve o dini topluma kabul ettirmek için var olan dine düşmanlığı esas aldılar. Uydurdukları din için Müslümanlıktan kopya çekmeyi de ihmal etmediler. İmanın altı şartına karşı altı ok, Amentü’ye karşı kendi amentülerini uydurdular. Gazi Mustafa Kemal’i önce Hz. Muhammed’e (sav) karşı bir peygamber, daha da ileri giderek ilah ilan ettiler. Kemalistlerin laik olması veya evrensel anlamda laiklik ilkesini uygulayabilmesi eşyanın tabiatına aykırıdır. İşte nedenleri: Şeref Aykut CHP Milletvekili: Kemalizm… yalnız yaşamak dini aşılayan ve bütün prensiplerini ekonomik temeller üzerine kuran bir dindir… Biz Kemalizmin inanlı tapkanları şunu çok iyi anlamak kadar inanmak gerekliğini gönlümüzde taşımalıyız… Bursa Halkevi Dergisi: Yüce Cumhuriyet’e Ulu Tanrı diye tap, ‘altı ok’u kendine gökten inme Kur’an yap… CHP İstanbul İl Başkanı Cevdet Kerim: Tarihe geçmiş müesseselerin cemiyet bünyesinin en derin tabakalarına kadar işlemiş köklerini sökmek ve inkılap esaslarını bütün ruhlara ve fikirlere hakim mukaddes iman şartları halinde perçinlemek vazife ve mecburiyeti karşısındayız… Atatürk’ün yaveri Cevat Abbas Gürer: Oturduğu, gezdiği yerlerde hastalara şifa, dertlilere deva veren bir Mesihti… Halide Nusret Zorlutuna: Bizi düşmanlardan kurtarmak için Çalp’ın (Allah) bir kurtarıcı meleği insan şekline sokup, Mustafa Kemal adıyla bize gönderdi… Behçet Kemal Çağlar: Türkiye’nin bağrından bir ses bunu takip etti. Yaşasın Mehdimiz! İşte Mehdi, büyük adamdı ve o büyük adam Mustafa Kemal’di… Ahmet Cevdet: Onun kerameti ve gayb-aşinalığı bariz zahirdir. Türk’ün beklediği nur kılıcı ile zulmetleri deldi… Mehmet Emin Yurdakul: Beklenen bir resul ruhuyla geldin. Peygamber Muhammet gibi senin de Kabinde halk için bir acı var Dünyaya yıldırım atan elinde Allah’ın intikam kılıcı var… Yaşar Nabi: Turgut gönüllerimiz birleşti aynı kapta Sevgiyi heceledik çünkü aynı kitapta Bu kitap biliyorsun NUTUK adlı eserdi Yeni din imanını bize bu eser verdi… Agah Sırrı Levent Eminönü Halkevi Reisi: Din, bize mukaddes kitap olarak Tevrat’tan, Zebur’dan İncil’den ve Kur’an’dan bahseder. Ben size beşincisinden haber vereceğim. İşte bu Türk’ün mukaddes kitabı olan Gazi’nin büyük Nutku’dur… Behçet Kemal’in Çankaya Köşkü ziyaretinin ardından yazdığı şiir: Nerde böyle bir kıble gösteriyor hangi din? Ayağının altına Peygamber Muhammed’in Ani bir mucizeyle bir miktar uçan kaya Yanında adi bir taş parçası ey Çankaya! Miraca çıkmış gibi, Rabb’a kavuşmuş gibi Kalbim çırpınmaktadır arşa değmiş kuş gibi İşte diz üstü geldim gözlerim dolu dolu Rab kulu olsun iller… Bizler Gazi’nin kulu Cemalini vadetsin Allah başka kullara Bize nasip olmuştur şimdiden bu manzara Kemalettin Kamu: Ne örümcek ne yosun Ne mucize ne füsun Kâbe Arap’ın olsun Çankaya bize yeter… *** Daha korkunç, daha vahim tabir ve benzetmeler var. 1935 yılında 2845 Sayılı Kanun’la camilerin yarısından fazlası kapsam dışı bırakılmış çok mu?.. “Yok efendim camiler satılmış, ahıra dönüştürülmüş”, yazılanlara, yapılanlara bakılırsa Müslüman kalmamıza şükretmeliyiz…."