İslamın Son Kutsal Dini Müslümanlığa En Büyük Zararı Sahtekar Din Tüccarları Veriyor
İslamın Son Kutsal Dini Müslümanlığa En Büyük Zararı Sahtekar Din Tüccarları Veriyor
Allah’ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i Rabler edindiler. Halbuki hepsi de tek Tanrı’ya kulluk etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. O’ndan başka tanrı yoktur. ALLAH, bunların ortak koştukları şeylerden yücedir. Tevbe Suresi
Allah’ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i Rabler edindiler. Halbuki hepsi de tek Tanrı’ya kulluk etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. O’ndan başka tanrı yoktur. ALLAH, bunların ortak koştukları şeylerden yücedir. Tevbe Suresi
Ey iman sahipleri! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla yerler ve Allah’ın yolundan alıkoyarlar.
Tevbe Suresi
Ne yazık ki birçok Müslüman bu ayetleri masal gibi dinlemektedir.
“Allah bize geçmişteki bu kavimlerin durumunu anlatıyorsa, bunun önemli bir sebebi bizim de aynı yanlışı tekrarlayabilecek olmamızdır” çıkarımı, ne yazık ki yapılmamaktadır. Bugün görüyoruz ki benzer hatalara düşülmüştür. Nasıl Hıristiyanlarda papazlar yeni dini hükümler oluşturdularsa; İslamiyet’te de imamlar fetva, içtihad, mezhep görüşü başlıklı uydurmalarla, dinde olmayan dini hükümleri icat etmişlerdir. Yani din adamları zümresine, sırf Allah’ın tekelinde olan dini hüküm koyuculuk yetkisi verilmiştir.
Nasıl Hıristiyanlar Katolik, Protestan, Ortodoks rahiplerini, azizlerini her şeye rağmen temize çıkartıyor, onların evliyalık ve üstünlük hikayelerini anlatarak onların Hıristiyanlığı dejenere etmelerini temize çıkartıyorlarsa, bizim din adamlarımız, tarikat şeyhlerimizin bir kısmı da aynı evliyalık, üstünlük, vs. hikayeleriyle temize çıkarılmaktadırlar.
Kilise’nin maddi menfaatler için dini nasıl istismar ettiğini Güney Afrikalı Nobel ödüllü rahip Desmond Tutu çok güzel anlatmaktadır: “Misyonerken Güney Afrika’ya geldiklerinde toprak bizde, İncil onlardaydı. Sonra bize ‘gözlerimizi kapatalım, dua edelim’ dediler. Gözlerimizi açtığımızda gördük ki İncil bizde, toprak onlardaydı.
” Bazı rahipler ve hahamlar, din adına insanların paralarını haksızlıkla nasıl yiyorlarsa;
bizim şeyhler, hocalar, mevlidhanların önemli bir kısmı onlardan aşağı kalmamaktadırlar. Tüm bu manzaralarda hem Museviler, hem Hıristiyanlar, hem de bizim için elbette birçok ibretler vardır. Bu üç din de tüm bu mezhepleri ve mezhep önderlerini kenara itmeden dinlerini gerçek manasıyla kavrayamazlar. Öncelikle tüm mezhep izahları ve tüm ilave Mişnalar, hadis kitapları, falancanın mektupları bir kenara bırakılıp, Allah’ın kitapları tek başına masa üstüne konulup çözüme başlanmalıdır. Kuran’ın orijinali elimizde olduğu için biz bu konuda çok daha rahat çözüm şansına sahibiz. Fakat Musevi ve Hıristiyanların da aynı metotla Allah’ın istediği orijinal dine çok daha fazla yaklaşacakları kanaatindeyiz. Ne yazık ki şu anda yaygın olarak “din” diye anlatılan ne Tevrat’taki Yahudilik’tir, ne İncil’deki Hıristiyanlıktır, ne de Kuran’daki İslam’dır. Mezhepler ve azizlerin, hahamların kitapları ne acıdır ki Allah’ın kitaplarının önüne geçmiştir. Bu üç dinin yobazlıklarının temel sebebi de aynıdır: İnsani olana kutsal kılıfı giydirilmiş ve bunlar gerçek kutsal olan Allah’ın kitabının yanına, hatta önüne konmuştur. Dinlerdeki temel bir istismar mekanizması, kutsal kitaplarda yazılan açık gerçeklerin yorumla, kelimelerin manası kaydırılarak gizlenmesi veya saptırılması olmuştur.
Onlar kelimeleri yerlerinden kaydırıyorlar. Öğüt almak için çağrıldıkları şeyden nasiplenmeyi unuttular.
Maide Suresi
Bunların içlerinden bir grup vardı ki, Allah’ın kelamını işitiyor, onu kavramalarının ardından bile bile tahrif ediyorlardı.
Bakara Suresi
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.