Bu kadar korku olurmu?

02.06.2020 - 15:13, Güncelleme: 14.02.2024 - 06:37 950+ kez okundu.
 

Bu kadar korku olurmu?

ABD lideri Trump Beyaz Saray'dan yürüyerek çıkıp kiliseye gitti, elinde İncil'le poz verdi, orduyu devreye soktuğunu canlı yayında ilan etti. ABD'yi ayağa kaldıran Trump'ın asıl bombası ise, bir kayıt oldu. Gece boyunca birçok kentte silah sesleri duyuldu, çok sayıda ölü ve yaralı var. İç savaşın yol açtığı cehennem, sabah olunca net şekilde görüldü.

Minneapolis, Minnesota  Yoğun duman altındaki Beyaz Saray çevresinde patlama sesleri duyulurken, ABD Başkanı Donald Trump gece yarısı 01.45'te Gül Bahçesi'nde kameraların karşısına geçti. Yalnızca ABD değil tüm dünya günlerdir kamuoyu önüne çıkmayan Trump'ın ne söyleyeceğine kilitlenmişti. ABD lideri, basın toplantısına başlamadan ise Beyaz Saray çevresinde bir savaş yaşandı. Beyaz Saray'ın önündeki Lafayette Parkı’nda toplanan protestocular, 'Sen bir tehditsin' ve 'Vurma' sloganları atarken, polis protestocularla göz göze gelecek mesafeye kadar ilerledi. Polis ise göstericilere biber gazı sıktı, plastik mermiyle ateş açtı. Trump konuşmasına başlarken, polis sokaklarda birçok protestocuyu gözaltına alıyordu. Trump, siyah ABD'li George Floyd'un polis tarafından güpegündüz öldürülmesinin ardından patlayan protestoların önüne geçmek için Amerikan ordusunu devreye soktuğunu canlı yayında resmen ilan etti. Konuşmasının başında George Floyd'un ölümüyle ilgili adaletin sağlanması sözünü veren Trump, protestoların geldiği noktayla ilgili ise "Bunlar barışçıl protestolar değil, bunlar ülke içi terör" ifadesini kullandı: "Her valiye, caddelere hükmedebilmek için yeterli sayıda Ulusal Muhafız konuşlandırmalarını önerdim. Eğer şehirler ve eyaletler yaşayanların hayatlarını ve mallarını korumak için harekete geçmeyi reddederse, ben hızla ABD ordusunu konuşlandıracağım, böylece sorunu onların yerine çözmüş olacağım. Ben sizin kanun ve nizam başkanınızım ve barışçıl protestoların destekçisiyim. Ancak son günlerde, ulusumuz profesyonel anarşistler, şiddet yanlısı çeteler, kundakçılar, yağmacılar, suçlular, isyancılar, Antifa ve diğerleri tarafına çekildi." Trump konuşurken halen Beyaz Saray çevresindeki gösteriler devam ediyordu, bu sırada uluslararası haber ajansları yüzlerce Ulusal Muhafız'ın Beyaz Saray'a girişini fotoğrafladı. Muhtemelen başkanlık koltuğundaki en zor günlerini geçiren Donald Trump ise, infiale yol açan konuşmasından sonra tepki çeken bir başka adım daha attı. Trump konuşmasını bitirmeden önce, "Şimdi saygımı göstermek için çok, çok özel bir yere gidiyorum" demişti. ABD lideri Beyaz Saray'dan yürüyerek çıktı, Lafayette Parkı'ndan geçip karşı taraftaki St. John's Episcopal Kilise'ne gitti. İncil'le gazetecilere poz veren ABD Başkanı, "Biz dünyadaki en harika ülkeyiz ve bu ülkeyi her zaman güvende tutacağız" diye konuştu. Bu bölgenin dini yetkilisi olan Piskopos Mariann Budde ise Trump’ı kiliseyi 'dekor' olarak kullanmakla suçladı. Washington Post gazetesine konuşan Budde, "Çok sinirlendim. Kilisemizi dekor olarak kullanmak için, göz yaşartıcı gazla etrafı boşaltacaklarını bana haber dahi vermediler" ifadesini kullandı. Piskopos Mariann Budde, ABD liderini şiddeti körüklemekle de suçladı ve “Başkan Trump’ın St John’s kilisesi adına konuşmasını istemiyorum” dedi. Kilisede, Pazar gecesi şüpheli bir kundaklama olayı meydana gelmiş, ancak yangın kısa sürede az hasarla söndürülmüştü. ABD Başkanı, başkent Washington DC'de pazartesi günü yerel saatle 19.00'dan itibaren 'çok sert bir sokağa çıkma yasağı uygulanacağını' da duyurdu: "Başkentimiz Washington'ı korumak için hızlı ve kararlı bir adım atıyorum. Dün gece bu şehirde olanlar tamamen utanç verici." Trump'ın açıklamasından çok kısa bir süre sonra yasak başladı. Ancak protestocular sokakları terk etmedi ve polisle çatışmayı sürdürdü. Başkent Washington semalarında askeri helikopterlerin uçtuğu görüldü. Gecenin sonunda ise Washington'da yüzlerce polis yüzlerce protestocuyu gözaltına aldı. Beyaz Saray'ın birkaç cadde ötesindeki bir alana sıkıştırılan protestocular, birer birer gözaltına alınarak polis araçlarına bindirildi. Bir savunma yetkilisi, şehrin korunduğundan ve huzurun sağlandığından emin olmak için 800 civarında Ulusal Muhafız'ın talep edildiğini söyledi. Aynı yetkili, ABD Başkanı Trump'ın emir vermesi halinde, Ulusal Muhafızlar'dan bazılarının ölümcül silahlar taşıyabileceklerini kaydetti. CNN'e konuşan ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri ise, Trump'ın ülkede günlerdir süren protestoları bastırmak için ABD ordusunu devreye sokacağını açıklamasının, Pentagon'da bazılarında 'derin ve büyüyen bir rahatsızlık' yaratttığını belirtiyor. CNN, adı gizli tutulan Pentagon yetkililerine dayanarak, bazı ordu yetkililerinin Trump'ın çağrısı karşısında 'çok temkinli' olduğunu, valiler çok açıkça ihtiyaç duyduklarını belirtmezlerse muvazzaf askerlerin şehirlere konuşlandırılmasının henüz gerekli olmadığını düşündüklerini aktardı. ABD liderinin Kasım ayındaki seçimlerde rakibi olmasına kesin gözüyle bakılan Demokrat siyasetçi Joe Biden ise, Trump'ı kendi halkına karşı orduyu kullanmakla suçladı. 77 yaşındaki Biden, Trump'ın kilise ziyareti için barışçıl göstericilere göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi atıldığını savundu. Tüm bunların kilise 'fotoğrafı' için yapıldığını belirten Biden, "Çocuklarımız için, ülkemizin ruhu için onu yenmeliyiz. Bunu içten söylüyorum: bunu ancak birlikte olursak başarabiliriz" dedi. Demokrat Partinin başkan adayı olabilmek için de yarışmış olan Senatör Kamala Harris ise, Trump'ın kararına en sert tepki gösteren isim oldu. Harris, Trump'ın ulusa sesleniş konuşması sonrası yaptığı paylaşımda, "Bunlar bir başkanın değil diktatörün sözleri" dedi. Bir güne fazlasıyla olay sığdıran Başkan Trump'ın asıl bombası ise, bir ses kaydı oldu. Donald Trump’ın Pazartesi günü ülke çapındaki valilerle yaptığı telekonferansın ses kaydını CBS News yayınladı. Kayıtta, Trump'ın 'zayıf' davranmakla suçladığı valilere protestolara karşı daha sert önlemler almaları talimatını verdiği duyuluyor: "Hakimiyet kurmak zorundasınız, eğer hakimiyet kurmuyorsanız vaktinizi boşa harcıyorsunuz. İnsanları tutuklamak zorundasınız, insanları izlemek zorundasınız, onları 10 yıllığına hapse atmalısınız ve o zaman bir daha böyle bir şey görmezsiniz.” Trump'ın ses kaydı tepetaklak olan ülkede yeni bir kriz çıkardı. Houston Emniyet Müdürü Art Acevedo, CNN'de Christiane Amanpour'un programında Trump'a ateş püskürdü: "Bu ülkedeki emniyet müdürleri adına Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'na şunu söylemek istiyorum. Söyleyecek yapıcı bir şeyin yoksa lütfen çeneni kapa. Çünkü 20'li yaşlarının başındaki kadın ve erkekleri riske atıyorsun. Mesele hakimiyet kurmak değil, insanların kalplerini kazanmak. İnsanların nezaketi zafiyet olarak görmemesi lazım. Ama cehaletin Houston'da sahip olduğumuz şeyi mahvetmesini de istemiyoruz. Çünkü tüm ülkede polis memurları, vatandaşlar yaralanıyor. Apprentice'deki gibi değil, devlet başkanı gibi davranma zamanı. Burası Hollywood değil. Burası gerçek hayat ve insanların hayatı risk altında." Trump 2004'ten ABD başkanlığına adaylığını açıkladığı 2015 yılına kadar "Apprentice" (Çırak) adlı programın sunuculuğunu yapmıştı. Yerel saatle Pazartesi sabahı 26 eyalette birden Ulusal Muhafızların görev almaya başladığı ülkede, beklendiği gibi birçok şehirde de şiddetli protestolar vardı. New York'taki protestoların başlangcında, New York polis şefi Terence Monahan'ın bir siyah protestocuyla kucaklaştı. Ancak ilerleyen saatlerde şehir alev aldı. New York'ta yerel saatle gece 11'deki sokağa çıkma yasağına karşın, ünlü mağazaların da bulunduğu Manhattan bölgesinde yağma devam etti. Yerel medyaya göre, ünlü saat markası Rolex, spor giyim markası Lululemon, Chanel ve Apple mağazaları yağmalanan işyerleri arasında yer alıyor. New York Times gazetesinin aktardığına göre, Pazar gecesi yağma ve hırsızlık olayları nedeniyle 400'den fazla kişi gözaltına alındı. Sokağa çıkma yasağının başladığı saat 23.00'e kadar süren olaylarda, göstericiler yağmanın yanı sıra polisle de çatıştı. New York Valisi Andrew Cuomo, 'haklı barışçıl protestoların' bazıları tarafından 'suç işleyerek istismar edildiğini' savundu. Cuomo bu kişilere hoşgörü gösterilmeyeceğini açıkladı. Vali Cuomo, Başkan Donald Trump’ın protestoları bastırmaları için eyaletlere orduyu konuşlandırma teklifini ise, "Hayır, teşekkür ederim" sözleriyle reddetti. Cuomo, CNN’e yaptığı açıklamada, göstericiler arasında 'tahribata yol açanların' olduğunu ancak bu kişilerin göstericiler arasında 'küçük bir azınlık' olduğunu söyledi. Cuomo, “Yağmalama, suç eylemleri tolere edilemez ve kolluk kuvvetlerinin bakış açısıyla onları ayıklamanız gerekir ama protestocuların arasında karışmış durumdalar. Ama Başkan’ın bugün yaptığı orduyu Amerikan vatandaşlarına karşı Amerikan ordusunu devreye sokmaktı" ifadelerini kullandı. New York Belediye Başkanı Bill de Blasio da, sokağa çıkma yasağının Salı günü de uygulanacağını, bu kez akşam 8'den itibaren başlayacağını duyurdu. Belediye Başkanı Bill de Blasio ayrıca, kızı Chiara’nın Cumartesi gecesi George Floyd protestoları sırasında gözaltına alındığını doğruladı. "Sadece dünyanın daha iyi bir yer olmasını istiyor. Onunla gurur duyuyorum" diyen Belediye Başkanı, kızının 'barışçıl bir şekilde davrandığını ve yaptığı her şeyin barışçıl protesto kapsamında olduğuna inandığını' söyledi. 25 yaşındaki Chiara’nın annesi Afrika kökenli Amerikalı. Şiddetli çatışmalara sahne olan bir diğer şehir, Pennsylvania eyaletinin başkenti Philadelphia oldu. Çok sayıda insanın yaralandığı gösterilerde, polislerin protestocuları gözaltına aldığı görüntüler sosyal medyayı çalkaladı. Philadelphia kent merkezinde ayrıca bazı sokaklarda ciddi yağmalama olaylarının yaşandığı görüldü. Missouri eyaletine bağlı St. Louis'de ise, polise ateş açıldı. Gece saatlerinde gerçekleşen silahlı saldırıda dört polis yaralandı. Yaralı polislerin hayati tehlikesi bulunmuyor. Las Vegas'taki gösteriler sırasında açılan ateşte bir polis vuruldu, yetkililer bir başka saldırının önlendiğini bildiriyor. Olayın duyulmasıyla çok sayıda ekip saldırı bölgesine sevk edildi. Chicago'daki gösterilerde ise kan aktı. Cicero banliyösündeki gösteriler ve çatışmalarda iki kişinin yaşamını yitirdiği bildiriliyor. Louisville'de protestolar sırasında popüler bir et lokantasının sahibinin polis kurşunuyla öldürülmesi üzerine emniyet müdürü görevden alındı. Louisville Belediye Başkanı Greg Fischer, Emniyet Müdürü Steve Conrad'ın polislerin gövde kameraları görüntülerini kaydetmediği için görevden alındığını söyledi. Terrence Floyd ise, kardeşi George Floyd’un Minneapolis’te bir hafta önce öldürüldüğü ve şimdi taziye alanına dönüştürülen olay yerine gitti. Oldukça duygulandığı gözlenen Terrence Floyd, burada diz çökerek dua etti. Protestoculardan barışçıl kalmalarını isteyen Floyd, kardeşinin onun adına şiddet eylemlerinin düzenlenmesini istemeyeceğini ve bunların kardeşini geri getirmeyeceğini söyledi: "Hepinizin üzgün olduğunu anlıyorum ama benim yarım kadar üzgün olduğunuza şüpheliyim. O zaman ben burada delice hareket etmiyorsam, orayı burayı patlatmıyorsam, eğer ben burada ortalığı karıştırmıyorsam, siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz! Ne yapıyorsunuz. Hiçbir şey yapmıyorsunuz. Çünkü bunlar benim kardeşimi geri getirmeyecek. Kendinizi eğitin ve kime oy verdiğinizi bilin. İşte böyle karşılık vereceğiz. Çünkü biz çok kişiyiz. O zaman bile bunu barışçıl yollarla yapacağız. Benim ailem barışçıl bir aile. Benim ailem Tanrı’dan korkar." Amerikan Associated Press (AP) haber ajansı, ABD'yi kasıp kavuran gösterilerde en az 5 bin 600 kişinin gözaltına alındığı duyurdu. Ajansın, gözaltına alınanların sayısını, polis departmanları, emniyet teşkilatı ve basında çıkan haberlere dayandırarak hesap ettiği belirtildi. 47 yaşında yaşamını yitiren Floyd'un otopsi raporunu ise, Reuters haber ajansı dünyaya duyurdu. Floyd'un 'cinayet' sonucu öldüğü resmi otopsi raporuna da girdi. Basına sızan rapora göre, Floyd'un boynuna uygulanan baskı sonucu kan akışının azaldığı buna bağlı olarak da ani kalp durması sonucu hayatını kaybettiği savunuluyor. Geçen hafta aynı birim tarafından açıklanan ilk otopsi sonucunda, 46 yaşındaki siyah Amerikalının ölümünde, 'devam eden sağlık sorunlarının da' etkili olduğu iddia edilmişti. Raporda, Floyd'un kalp hastalığı olduğuna ve yakın zamanda uyuşturucu kullandığına yönelik de ifadeler yer alıyordu. Ailenin bağımsız uzmanlara yaptırdığı otopside ise, ölümün 'boğulma' nedeni ile gerçekleştiği ortaya konulmuştu. George Floyd’un ailesinin avukatı Benjamin Crump, Floyd’un cenazesinin 9 Haziran’da ailenin yaşadığı Teksas eyaletinin Houston şehrinde yapılacağını açıkladı. Perşembe günü George Floyd’un yaşadığı Minneapolis’te ve Cumartesi günü doğduğu Kuzey Carolina’da ise anma törenleri gerçekleşecek. Floyd’un cenaze töreni, mahkeme, psikolojik destek masrafları ve çocuklarının eğitimi için açılan bağış kampanyasında şimdiye kadar 7,6 milyon dolar toplandı. New York  Bir önceki Başkan Barack Obama ise, George Floyd'un öldürülmesi ve sonrasındaki protestolara ilişkin bir yazı kaleme aldı. Obama, protestoculara seslenerek, bahanelerle, şiddetin rasyonalize edilmemesi gerektiğini savundu:   "Bu an, gerçek bir değişim için nasıl dönüm noktası olabilir. Eğer yargı sistemimizin ve dahası Amerikan toplumunun daha yüksek bir ahlaki değerler standardı içinde hareket etmesini arzuluyorsak, kendimiz de bu ahlaki anlayışı benimsemeliyiz." Philadelphia, Pennsylvania  Medium isimli blog sitesinde yazan Obama, amaçlanan değişimin yasalara yansımasının ancak 'taleplerimize yanıt verecek devlet yetkililerinin seçilmesi yoluyla' olacağını savundu: "Sonuç olarak eğer gerçek bir değişim istiyorsak, bunun yolu protesto veya siyaset arasında bir seçim yapmak değil. İkisi bir arada yapmalıyız." Obama'nın Beyaz Saray'da olduğu süre içinde, Eric Garner ve Philando Castile gibi yüksek profilli ölüm olayları yaşanmıştı.
ABD lideri Trump Beyaz Saray'dan yürüyerek çıkıp kiliseye gitti, elinde İncil'le poz verdi, orduyu devreye soktuğunu canlı yayında ilan etti. ABD'yi ayağa kaldıran Trump'ın asıl bombası ise, bir kayıt oldu. Gece boyunca birçok kentte silah sesleri duyuldu, çok sayıda ölü ve yaralı var. İç savaşın yol açtığı cehennem, sabah olunca net şekilde görüldü.

Minneapolis, Minnesota 
Yoğun duman altındaki Beyaz Saray çevresinde patlama sesleri duyulurken, ABD Başkanı Donald Trump gece yarısı 01.45'te Gül Bahçesi'nde kameraların karşısına geçti. Yalnızca ABD değil tüm dünya günlerdir kamuoyu önüne çıkmayan Trump'ın ne söyleyeceğine kilitlenmişti. ABD lideri, basın toplantısına başlamadan ise Beyaz Saray çevresinde bir savaş yaşandı.

Beyaz Saray'ın önündeki Lafayette Parkı’nda toplanan protestocular, 'Sen bir tehditsin' ve 'Vurma' sloganları atarken, polis protestocularla göz göze gelecek mesafeye kadar ilerledi. Polis ise göstericilere biber gazı sıktı, plastik mermiyle ateş açtı. Trump konuşmasına başlarken, polis sokaklarda birçok protestocuyu gözaltına alıyordu.


Trump, siyah ABD'li George Floyd'un polis tarafından güpegündüz öldürülmesinin ardından patlayan protestoların önüne geçmek için Amerikan ordusunu devreye soktuğunu canlı yayında resmen ilan etti.

Konuşmasının başında George Floyd'un ölümüyle ilgili adaletin sağlanması sözünü veren Trump, protestoların geldiği noktayla ilgili ise "Bunlar barışçıl protestolar değil, bunlar ülke içi terör" ifadesini kullandı:


"Her valiye, caddelere hükmedebilmek için yeterli sayıda Ulusal Muhafız konuşlandırmalarını önerdim. Eğer şehirler ve eyaletler yaşayanların hayatlarını ve mallarını korumak için harekete geçmeyi reddederse, ben hızla ABD ordusunu konuşlandıracağım, böylece sorunu onların yerine çözmüş olacağım.

Ben sizin kanun ve nizam başkanınızım ve barışçıl protestoların destekçisiyim. Ancak son günlerde, ulusumuz profesyonel anarşistler, şiddet yanlısı çeteler, kundakçılar, yağmacılar, suçlular, isyancılar, Antifa ve diğerleri tarafına çekildi."


Trump konuşurken halen Beyaz Saray çevresindeki gösteriler devam ediyordu, bu sırada uluslararası haber ajansları yüzlerce Ulusal Muhafız'ın Beyaz Saray'a girişini fotoğrafladı.

Muhtemelen başkanlık koltuğundaki en zor günlerini geçiren Donald Trump ise, infiale yol açan konuşmasından sonra tepki çeken bir başka adım daha attı. Trump konuşmasını bitirmeden önce, "Şimdi saygımı göstermek için çok, çok özel bir yere gidiyorum" demişti.


ABD lideri Beyaz Saray'dan yürüyerek çıktı, Lafayette Parkı'ndan geçip karşı taraftaki St. John's Episcopal Kilise'ne gitti. İncil'le gazetecilere poz veren ABD Başkanı, "Biz dünyadaki en harika ülkeyiz ve bu ülkeyi her zaman güvende tutacağız" diye konuştu.

Bu bölgenin dini yetkilisi olan Piskopos Mariann Budde ise Trump’ı kiliseyi 'dekor' olarak kullanmakla suçladı. Washington Post gazetesine konuşan Budde, "Çok sinirlendim. Kilisemizi dekor olarak kullanmak için, göz yaşartıcı gazla etrafı boşaltacaklarını bana haber dahi vermediler" ifadesini kullandı.


Piskopos Mariann Budde, ABD liderini şiddeti körüklemekle de suçladı ve “Başkan Trump’ın St John’s kilisesi adına konuşmasını istemiyorum” dedi. Kilisede, Pazar gecesi şüpheli bir kundaklama olayı meydana gelmiş, ancak yangın kısa sürede az hasarla söndürülmüştü.

ABD Başkanı, başkent Washington DC'de pazartesi günü yerel saatle 19.00'dan itibaren 'çok sert bir sokağa çıkma yasağı uygulanacağını' da duyurdu: "Başkentimiz Washington'ı korumak için hızlı ve kararlı bir adım atıyorum. Dün gece bu şehirde olanlar tamamen utanç verici."


Trump'ın açıklamasından çok kısa bir süre sonra yasak başladı. Ancak protestocular sokakları terk etmedi ve polisle çatışmayı sürdürdü. Başkent Washington semalarında askeri helikopterlerin uçtuğu görüldü.

Gecenin sonunda ise Washington'da yüzlerce polis yüzlerce protestocuyu gözaltına aldı. Beyaz Saray'ın birkaç cadde ötesindeki bir alana sıkıştırılan protestocular, birer birer gözaltına alınarak polis araçlarına bindirildi.


Bir savunma yetkilisi, şehrin korunduğundan ve huzurun sağlandığından emin olmak için 800 civarında Ulusal Muhafız'ın talep edildiğini söyledi. Aynı yetkili, ABD Başkanı Trump'ın emir vermesi halinde, Ulusal Muhafızlar'dan bazılarının ölümcül silahlar taşıyabileceklerini kaydetti.

CNN'e konuşan ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri ise, Trump'ın ülkede günlerdir süren protestoları bastırmak için ABD ordusunu devreye sokacağını açıklamasının, Pentagon'da bazılarında 'derin ve büyüyen bir rahatsızlık' yaratttığını belirtiyor.


CNN, adı gizli tutulan Pentagon yetkililerine dayanarak, bazı ordu yetkililerinin Trump'ın çağrısı karşısında 'çok temkinli' olduğunu, valiler çok açıkça ihtiyaç duyduklarını belirtmezlerse muvazzaf askerlerin şehirlere konuşlandırılmasının henüz gerekli olmadığını düşündüklerini aktardı.

ABD liderinin Kasım ayındaki seçimlerde rakibi olmasına kesin gözüyle bakılan Demokrat siyasetçi Joe Biden ise, Trump'ı kendi halkına karşı orduyu kullanmakla suçladı.


77 yaşındaki Biden, Trump'ın kilise ziyareti için barışçıl göstericilere göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi atıldığını savundu. Tüm bunların kilise 'fotoğrafı' için yapıldığını belirten Biden, "Çocuklarımız için, ülkemizin ruhu için onu yenmeliyiz. Bunu içten söylüyorum: bunu ancak birlikte olursak başarabiliriz" dedi.

Demokrat Partinin başkan adayı olabilmek için de yarışmış olan Senatör Kamala Harris ise, Trump'ın kararına en sert tepki gösteren isim oldu. Harris, Trump'ın ulusa sesleniş konuşması sonrası yaptığı paylaşımda, "Bunlar bir başkanın değil diktatörün sözleri" dedi.


Bir güne fazlasıyla olay sığdıran Başkan Trump'ın asıl bombası ise, bir ses kaydı oldu. Donald Trump’ın Pazartesi günü ülke çapındaki valilerle yaptığı telekonferansın ses kaydını CBS News yayınladı.

Kayıtta, Trump'ın 'zayıf' davranmakla suçladığı valilere protestolara karşı daha sert önlemler almaları talimatını verdiği duyuluyor: "Hakimiyet kurmak zorundasınız, eğer hakimiyet kurmuyorsanız vaktinizi boşa harcıyorsunuz. İnsanları tutuklamak zorundasınız, insanları izlemek zorundasınız, onları 10 yıllığına hapse atmalısınız ve o zaman bir daha böyle bir şey görmezsiniz.”


Trump'ın ses kaydı tepetaklak olan ülkede yeni bir kriz çıkardı. Houston Emniyet Müdürü Art Acevedo, CNN'de Christiane Amanpour'un programında Trump'a ateş püskürdü: "Bu ülkedeki emniyet müdürleri adına Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'na şunu söylemek istiyorum.

Söyleyecek yapıcı bir şeyin yoksa lütfen çeneni kapa. Çünkü 20'li yaşlarının başındaki kadın ve erkekleri riske atıyorsun. Mesele hakimiyet kurmak değil, insanların kalplerini kazanmak. İnsanların nezaketi zafiyet olarak görmemesi lazım.


Ama cehaletin Houston'da sahip olduğumuz şeyi mahvetmesini de istemiyoruz. Çünkü tüm ülkede polis memurları, vatandaşlar yaralanıyor. Apprentice'deki gibi değil, devlet başkanı gibi davranma zamanı. Burası Hollywood değil. Burası gerçek hayat ve insanların hayatı risk altında." Trump 2004'ten ABD başkanlığına adaylığını açıkladığı 2015 yılına kadar "Apprentice" (Çırak) adlı programın sunuculuğunu yapmıştı.

Yerel saatle Pazartesi sabahı 26 eyalette birden Ulusal Muhafızların görev almaya başladığı ülkede, beklendiği gibi birçok şehirde de şiddetli protestolar vardı. New York'taki protestoların başlangcında, New York polis şefi Terence Monahan'ın bir siyah protestocuyla kucaklaştı. Ancak ilerleyen saatlerde şehir alev aldı.


New York'ta yerel saatle gece 11'deki sokağa çıkma yasağına karşın, ünlü mağazaların da bulunduğu Manhattan bölgesinde yağma devam etti. Yerel medyaya göre, ünlü saat markası Rolex, spor giyim markası Lululemon, Chanel ve Apple mağazaları yağmalanan işyerleri arasında yer alıyor.

New York Times gazetesinin aktardığına göre, Pazar gecesi yağma ve hırsızlık olayları nedeniyle 400'den fazla kişi gözaltına alındı. Sokağa çıkma yasağının başladığı saat 23.00'e kadar süren olaylarda, göstericiler yağmanın yanı sıra polisle de çatıştı.


New York Valisi Andrew Cuomo, 'haklı barışçıl protestoların' bazıları tarafından 'suç işleyerek istismar edildiğini' savundu. Cuomo bu kişilere hoşgörü gösterilmeyeceğini açıkladı. Vali Cuomo, Başkan Donald Trump’ın protestoları bastırmaları için eyaletlere orduyu konuşlandırma teklifini ise, "Hayır, teşekkür ederim" sözleriyle reddetti.

Cuomo, CNN’e yaptığı açıklamada, göstericiler arasında 'tahribata yol açanların' olduğunu ancak bu kişilerin göstericiler arasında 'küçük bir azınlık' olduğunu söyledi. Cuomo, “Yağmalama, suç eylemleri tolere edilemez ve kolluk kuvvetlerinin bakış açısıyla onları ayıklamanız gerekir ama protestocuların arasında karışmış durumdalar. Ama Başkan’ın bugün yaptığı orduyu Amerikan vatandaşlarına karşı Amerikan ordusunu devreye sokmaktı" ifadelerini kullandı.

New York Belediye Başkanı Bill de Blasio da, sokağa çıkma yasağının Salı günü de uygulanacağını, bu kez akşam 8'den itibaren başlayacağını duyurdu. Belediye Başkanı Bill de Blasio ayrıca, kızı Chiara’nın Cumartesi gecesi George Floyd protestoları sırasında gözaltına alındığını doğruladı.

"Sadece dünyanın daha iyi bir yer olmasını istiyor. Onunla gurur duyuyorum" diyen Belediye Başkanı, kızının 'barışçıl bir şekilde davrandığını ve yaptığı her şeyin barışçıl protesto kapsamında olduğuna inandığını' söyledi. 25 yaşındaki Chiara’nın annesi Afrika kökenli Amerikalı.


Şiddetli çatışmalara sahne olan bir diğer şehir, Pennsylvania eyaletinin başkenti Philadelphia oldu. Çok sayıda insanın yaralandığı gösterilerde, polislerin protestocuları gözaltına aldığı görüntüler sosyal medyayı çalkaladı. Philadelphia kent merkezinde ayrıca bazı sokaklarda ciddi yağmalama olaylarının yaşandığı görüldü.

Missouri eyaletine bağlı St. Louis'de ise, polise ateş açıldı. Gece saatlerinde gerçekleşen silahlı saldırıda dört polis yaralandı. Yaralı polislerin hayati tehlikesi bulunmuyor.


Las Vegas'taki gösteriler sırasında açılan ateşte bir polis vuruldu, yetkililer bir başka saldırının önlendiğini bildiriyor. Olayın duyulmasıyla çok sayıda ekip saldırı bölgesine sevk edildi.

Chicago'daki gösterilerde ise kan aktı. Cicero banliyösündeki gösteriler ve çatışmalarda iki kişinin yaşamını yitirdiği bildiriliyor.


Louisville'de protestolar sırasında popüler bir et lokantasının sahibinin polis kurşunuyla öldürülmesi üzerine emniyet müdürü görevden alındı. Louisville Belediye Başkanı Greg Fischer, Emniyet Müdürü Steve Conrad'ın polislerin gövde kameraları görüntülerini kaydetmediği için görevden alındığını söyledi.

Terrence Floyd ise, kardeşi George Floyd’un Minneapolis’te bir hafta önce öldürüldüğü ve şimdi taziye alanına dönüştürülen olay yerine gitti. Oldukça duygulandığı gözlenen Terrence Floyd, burada diz çökerek dua etti.


Protestoculardan barışçıl kalmalarını isteyen Floyd, kardeşinin onun adına şiddet eylemlerinin düzenlenmesini istemeyeceğini ve bunların kardeşini geri getirmeyeceğini söyledi: "Hepinizin üzgün olduğunu anlıyorum ama benim yarım kadar üzgün olduğunuza şüpheliyim. O zaman ben burada delice hareket etmiyorsam, orayı burayı patlatmıyorsam, eğer ben burada ortalığı karıştırmıyorsam, siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz!

Ne yapıyorsunuz. Hiçbir şey yapmıyorsunuz. Çünkü bunlar benim kardeşimi geri getirmeyecek. Kendinizi eğitin ve kime oy verdiğinizi bilin. İşte böyle karşılık vereceğiz. Çünkü biz çok kişiyiz. O zaman bile bunu barışçıl yollarla yapacağız. Benim ailem barışçıl bir aile. Benim ailem Tanrı’dan korkar."



Amerikan Associated Press (AP) haber ajansı, ABD'yi kasıp kavuran gösterilerde en az 5 bin 600 kişinin gözaltına alındığı duyurdu. Ajansın, gözaltına alınanların sayısını, polis departmanları, emniyet teşkilatı ve basında çıkan haberlere dayandırarak hesap ettiği belirtildi.

47 yaşında yaşamını yitiren Floyd'un otopsi raporunu ise, Reuters haber ajansı dünyaya duyurdu. Floyd'un 'cinayet' sonucu öldüğü resmi otopsi raporuna da girdi. Basına sızan rapora göre, Floyd'un boynuna uygulanan baskı sonucu kan akışının azaldığı buna bağlı olarak da ani kalp durması sonucu hayatını kaybettiği savunuluyor.


Geçen hafta aynı birim tarafından açıklanan ilk otopsi sonucunda, 46 yaşındaki siyah Amerikalının ölümünde, 'devam eden sağlık sorunlarının da' etkili olduğu iddia edilmişti. Raporda, Floyd'un kalp hastalığı olduğuna ve yakın zamanda uyuşturucu kullandığına yönelik de ifadeler yer alıyordu. Ailenin bağımsız uzmanlara yaptırdığı otopside ise, ölümün 'boğulma' nedeni ile gerçekleştiği ortaya konulmuştu.

George Floyd’un ailesinin avukatı Benjamin Crump, Floyd’un cenazesinin 9 Haziran’da ailenin yaşadığı Teksas eyaletinin Houston şehrinde yapılacağını açıkladı. Perşembe günü George Floyd’un yaşadığı Minneapolis’te ve Cumartesi günü doğduğu Kuzey Carolina’da ise anma törenleri gerçekleşecek.


Floyd’un cenaze töreni, mahkeme, psikolojik destek masrafları ve çocuklarının eğitimi için açılan bağış kampanyasında şimdiye kadar 7,6 milyon dolar toplandı.

New York 
Bir önceki Başkan Barack Obama ise, George Floyd'un öldürülmesi ve sonrasındaki protestolara ilişkin bir yazı kaleme aldı. Obama, protestoculara seslenerek, bahanelerle, şiddetin rasyonalize edilmemesi gerektiğini savundu:

 
"Bu an, gerçek bir değişim için nasıl dönüm noktası olabilir. Eğer yargı sistemimizin ve dahası Amerikan toplumunun daha yüksek bir ahlaki değerler standardı içinde hareket etmesini arzuluyorsak, kendimiz de bu ahlaki anlayışı benimsemeliyiz."

Philadelphia, Pennsylvania 
Medium isimli blog sitesinde yazan Obama, amaçlanan değişimin yasalara yansımasının ancak 'taleplerimize yanıt verecek devlet yetkililerinin seçilmesi yoluyla' olacağını savundu: "Sonuç olarak eğer gerçek bir değişim istiyorsak, bunun yolu protesto veya siyaset arasında bir seçim yapmak değil. İkisi bir arada yapmalıyız." Obama'nın Beyaz Saray'da olduğu süre içinde, Eric Garner ve Philando Castile gibi yüksek profilli ölüm olayları yaşanmıştı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishdailynews.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.