CHP, Kirli Siyasetini Yolsuzlukla Finanse Ediyor
CHP, Kirli Siyasetini Yolsuzlukla Finanse Ediyor
Kanuna aykırı bağış toplayarak paradan kuleler diken, ‘Ağabey ne vereceksin’ diyerek rüşvet isteyen, doğrudan temin ve davet usulü ihalelerle tüyü bitmemiş yetimin hakkını yandaşlara peşkeş çeken CHP, yolsuzluklarla kirli siyasetini finanse ediyor.
Kanuna aykırı bağış toplayarak paradan kuleler diken, ‘Ağabey ne vereceksin’ diyerek rüşvet isteyen, doğrudan temin ve davet usulü ihalelerle tüyü bitmemiş yetimin hakkını yandaşlara peşkeş çeken CHP, yolsuzluklarla kirli siyasetini finanse ediyor.
Ana muhalefet partisi, her geçen gün artan şekilde belediyelerde kurulan kirli ilişkiler ağı ve yolsuzluklarla anılmaya başlandı. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yakın isimlerin kurduğu para kuleleri, adrese teslim ihaleler, şaibeli konser organizasyonları kamuoyunda tartışılmaya devam ederken, CHP’li Beşiktaş ve eski başkan Ahmet Özer döneminde Esenyurt Belediyesi’nde ortaya çıkartılan ve çok sayıda CHP’li yöneticinin tutuklandığı örgütlü vurgun olayı, kirli siyasetin yolsuzluklarla finanse edildiği gerçeğini ortaya koydu. CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ın ilk döneminde eski CHP Milletvekili Sinan Aygün’ün sahibi olduğu TOGO Kuleleri’nden avanta isteyen CHP’lilerin “Ne vereceksin abi?” sözü, kirli siyasetin kamuoyuna yansıyan ilk örneklerinden birini oluşturmuştu. Ayrıca İBB’ye bağlı İETT, İSFALT, İGDAŞ ile Beşiktaş ve Esenyurt, Çekmeköy, Avcılar, Üsküdar belediyelerine yönelik yürütülen soruşturmalarda, onlarca ihaleye fesat karıştırıldığının tespit edilmesi de kirli siyasetin yol açtığı bataklığı gözler önüne serildi.
YOLSUZLUK SIRADANLAŞTI
Skandalların partisi CHP’de yaşanan rant çarkını Akit’e değerlendiren TÜRKAD Başkan Yardımcısı Avukat Hadi Dündar, şunları söyledi: “Cumhuriyet Halk Partisi bu işleri alışkanlık haline getirdi. Aynı şeyi sürekli yaptığından dolayı artık yolsuzluğu sıradanlaştırdılar. Sadece siyaseti kullanarak para elde eden, milletin parasına çöken, milletin parasını alan bir grup olarak karşımıza çıkıyorlar. Tabii bu paraları aynı zamanda siyasetin finansmanında kullandıkları için de bunu yapanlara arka çıkıyorlar. Onun için savunmaları da bir anlam ifade etmemektedir. Çünkü şunu söyleyemiyorlar. Hangi ihaleye fesat karıştırdık diyemiyorlar. Sadece ‘şafak baskını yapıldı’ diyerek algı üretiyorlar. Bu işler algıyla yürümez. Çünkü işin ağırlığına göre bu olmak zorundadır. Burada örgütlü bir suç söz konusu.
PARA KULELERİ
Gidip evinden almayacaksın da ne yapacaksın? Böyle bir dünya olabilir mi? Madem içeriğini bilmiyorsunuz, madem tam anlamıyla bu adama güvenemiyorsunuz, o zaman çıkıp arkasına geçip onun savunacak konuşmalar da yapmayacaksın. Bakın biz İmamoğlu’nun başında olduğu CHP İstanbul il binasının alımında ne gördük? Elden para alınıyor. Elden para alınıp dikilen para kuleleri ile eğer il binası satın alınıyorsa, demek ki sen illegal iş yapabilirsin denilmek isteniyor. Böyle bir izlenim var. Ya bu izlenimi kökten yok edecekler ya da bu izlenimi altında ezilecekler. Cumhuriyet Halk Partisi de açıklamalar yaparak kendini ne yazık ki bunlara destek veriyormuş gibi bir konuma sokuyor. Ya çıkıp diyecek ki kardeşim ben böyle bir şeyi desteklemem. Rüşvet çarkının içerisinde bulunmam. Ya da eğer bir suç işlediyse herkes karşılığını alacaktır. Ancak gözü kapalı bir şekilde daha dosyanın içeriğini görmeden çıkıp bunları savunuyor olmak akıl alır şey değil. Bu gerçekten ne siyaseti ne de soruşturmanın nasıl yürüdüğünü bilmiyor olmaktır. Bu çok sıkıntılı bir durumdur.”
DELİLSİZ GÖZALTI OLMAZ
Yolsuzluğu görmezden gelip şafak baskını üzerinden yürütülen algıya da tepki gösteren Dündar, şöyle devam etti: “Savcılar, kuvvetli bir delil olmadan gözaltı kararı vermezler. Zaten dosyada üç aydır bir teknik takip var. Bu üç aydaki teknik takip sonucunda elde edilen veriler ve konuşmalar birbiriyle eşleştiğinden dolayı tam anlamıyla bu suçu işledikleri sabit hale geliyor. Sabit hale gelen bir suçtan dolayı ve suçun ağırlığı da yüksek olduğu için ‘tebligat gönderip ifadeye çağrılırsın’ diye bir şey söylenmez. Baskın yapılır ya evinden alınır. Çünkü evindeki evraka, bilgi ve belgelere ulaşmak amacıyla baskın yapılır. İfadeye çağırsa, adam bütün delilleri yok edecek.
Operasyon usul anlamda gayet güzel yürümüştür. Ayrıca operasyonun içini bilmeden kalkıp bu şahısları savunmaya çalışan siyasilerin bu işin altında kalabileceklerini şimdiden söylememiz gerekiyor. Dolayısıyla CHP’li yöneticilerin ‘şafak baskısını’ sözleriyle bir yolsuzluk örgütüne yönelik operasyonu sulandırmaya çalıştıklarını görüyoruz. Çünkü bu operasyonun ucunun kendilerine dokunacağını görüyorlar. Çünkü içinden öyle deliller çıkacak ki yüzleri kızaracak, anlatamayacaklar.”
“GELİNEN DURUM VAHİM!”
Konuya ilişkin görüşlerini aktaran Avukat Tamer Mahmutoğlu da şunları kaydetti: “Cumhuriyet Halk Partili belediyelerle ilgili siyaset ve hukuk dışı haberlerin artarak devam ettiğini hayretler içerisinde izlemeye devam ediyoruz. Halka hizmet nutuklarıyla milletten emanet olarak aldıkları makam koltuklarında halka hizmet yerine halka ihanet siyaseti üretilmektedir. Öyle ki, bu ihanet ağı da ihalelerden tutun, milletin alın teri ile ödemiş olduğu vergilerin konserlerde heba edilmesi gibi israf ve hukuk dışı hareketlerle örülmektedir. Bu hukuk dışı hareketlere milletin tepkisini dahi görmezden gelen Cumhuriyet Halk Partili belediyeler hadlerini daha da aşarak terörle anılır bir hale gelmeleri, gelinen vahim durumun özetidir. Bu itibarla Bu şekilde halka ihanet fiilleri içerisinde belediyecilik yaptığını zanneden tüm belediyeler hakkında kanunlarda belirtilen tedbirlerin alınması milli güvenlik açısından hayati bir öneme haizdir.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.