59. Zümer - Yığınlar Süresi: Mekke'de 54 Ayet Olarak İndirildi!
1.Bu Kitap'ın indirilişi Aziz ve Hakim olan Allah'tan dır.
2.Emin ol, bu Kitap'ı ben sana hak olarak indirdim.
O halde, dini yalnız Kuran’a özgüleyerek Allah'a ibadet et ve Allah için iş yapıp değer üret!
3.Gözünüzü açıp kendinize gelin!
Arı ve duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır!
4.Allah'ın yanında birilerini daha veliler edinerek, biz onlara, bizi Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz." diyenlere gelince, hiç kuşkusuz, Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.
5.Eğer Allah bir çocuk edinmek isteseydi, yaratmakta olduklarından dilediğini seçerdi. Allah böyle bir şeyden arınmıştır.
Allah'tır, Vahîd'dir,
Allah Kahhâr'dır.
6.Yaratan Yüce Allah kainatı ve yeryüzündeki gökleri hak olarak yaratmıştır.
Geceyi gündüzün üstüne çekip örtüyor; gündüzü de gecenin üstüne sarıp dürüyor. Güneş'i ve Ay'ı bir buyruğa boyun eğdirmiştir. Hepsi, belirlenmiş bir süreye kadar akar gider.
Gözünüzü açın.
Allah Azîz'dir.
Allah Gaffâr'dır.
7.Allah sizi bir tek canlıdan yarattı; sonra o canlıdan onun eşini vücuda getirdi.
Allah sizin için davarlardan sekiz çift yaratmış yeryüzüne indirmiştir.
8.Yaratan Yüce Allah sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde, bir yaratıştan öbürüne geçirerek oluşturuyor.
İşte Allah budur sizin Rabbiniz dir!
Mülk ve saltanat, yanlız Allah'ındır!
Allah’dan başka, İlah yoktur!
Hal böyle iken nasıl oluyor da gerçeğin tersine döndürülüyorsunuz?
9.Eğer nankörlüğe saparsanız şu bir gerçek ki, Allah size muhtaç olmayacak bir Ganî'dir.
Allah, kullarının inkâr ve nankörlüğüne razı olmaz.
Eğer şükrederseniz bunu sizin için rızasına uygun bulur.
Hiçbir günahkâr bir başkasının günahını yüklenmez.
Sonunda dönüşünüz ancak Rabbinizedir.
Allah size, işlemiş olduklarınızı haber verecektir.
Allah, göğüslerin saklamakta olduklarını çok iyi bilir.
10.İnsana bir zarar ve zorluk dokununca, Rabbine yönelerek Allah'a dua eder ve sonra ona bir nimet lütfettiğinde,önceden Allah'a yalvarmakta olduğunu unutur, Allah'ın yolundan saptırmak için Allah'a eşler, ortaklar isnat eder. De ki: Küfrünle birazcık nimetlen ve hiç kuşkusuz, sen, ateş halkındansın.
11.Böyle birisi; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, âhiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman biri gibi midir? De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır.
12.Tarafımdan söyle: Ey iman eden kullarım, Rabbinizden korkun!
Bu dünya hayatında güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var.
Allah'ın toprağı ve yeryüzü geniştir.
Sadece sabredenlere, ödülleri hesapsız ödenecektir.
13.De ki: Bana, dini yalnız Allah'a özgüleyerek, Allah’a ibadet edip, Allah için iş yapıp değer üretmem ve bana, müslümanların ilki olmam emredildi.
14.De ki: Eğer Rabbime isyan edersem büyük bir günün azabından korkarım.
De ki:Ben, dinimi yalnız kendisine özgüleyerek, Allah'a ibadet ediyor, Allah için iş yapıp değer üretiyorum.Siz Allah’ın dışında dilediğinize kulluk ve ibadet edin.
De ki: Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana atanlardır. Dikkat edin Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur.
15.Onların üstlerinde ve altlarında ateşten gölgeler, vardır.
İşte Allah, kullarını bundan korkmaya çağırıyor.
Ey kullarım, benden sakının!
16.Tâğuttan, ona kulluk etmekten kaçınıp Allah'a yönelenlere müjde var!
Mujdele kullarıma onlar ki, sözü dinler de onun en güzeline uyarlar.
İşte bunlardır, Allah'ın kılavuzladıkları; işte bunlardır, akıl ve gönül sahipleri.
Üzerine azap sözü hak olanı, ateşe dalmış olanı sen mi kurtaracaksın?
Hayır, kurtaramazsınız!
17.Rablerinden sakınanlara gelince, onlar için üst üste bina yapılmış ve odalar var; altlarından ırmaklar akar. Allah'ın vaadidir bu. Allah vaadine asla ters düşmez.
18.Görmedin mi, Allah gökten bir su indirdi de onu toprak içindeki kaynaklara ulaştırdı. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor ve sonra ekin kurur da sen onu sararmış görürsün. Sonra da onu kuru ufantı haline getirir. İşte bunda, akıl ve gönül sahipleri için mutlak bir ibret var.
19.Allah'ın, göğsünü İslam'a açtığı kimse, Rabbinden bir ışık üzerinde olmaz mı?
Allah'ın zikrine ve Kur'an'a karşı kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte onlardır, açık bir sapıklık içindekiler.
20.Allah, sözün ve hadiselerin en güzelini, birbirine benzer iç içe ikili mânalar ifade eden bir Kitap halinde indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. Sonra da hem derileri hem de kalpleri, Allah'ın zikri ve Kur'an'ı karşısında yumuşar. Bu, Allah'ın kılavuzudur ki, onunla dilediğini ve dileyeni hidayete erdirir. Allah'ın saptırdığına gelince, ona kılavuzluk edecek yoktur.
21.Zalimlere "Kazanmış olduğunuzu tadın denildiğinde, kıyamet günü o kötü azaptan yüzünü kim koruyabilir?
22.Onlardan öncekiler de yalanlamıştı fakat azap kendilerine, hiç farkında olmadıkları bir yerden geldi. Allah; onlara dünyada rezilliği tattırdı.
Bir bilseler di Âhiretin azabı ise elbette daha büyüktür.
23.Yemin olsun, ben bu Kur'an'da insanlara her türden örnekler verdim ki düşünüp öğüt alabilsinler.
24.Bunu, eğri ve büğrüsü olmayan Arapça bir Kur'an olarak indirdim ki, korunup sakınabilsinler.
25.Allah; hakkında birbiriyle didişen ortakların bulunduğu bir adamla, bir tek ere teslim olan bir adamı örnek verdi. Örnek olarak bu ikisi eşit olur mu?
Hamt, yalnız Allah'adır!
Ama onların çokları bilmiyorlar.
26.Hiç kuşkusuz sen de öleceksin, onlar da ölecekler!
Sonra siz, kıyamet günü Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.
27.Allah hakkında yalan düzenden ve kendisine gelen doğruyu yalanlayandan daha zalim kim vardır? Cehennemde kâfirler için bir barınak yok mu?
28.Doğruyu getirene ve onu tasdikleyene gelince, işte böyleleri, korunanların ta kendileridir. Rableri katında onlar için diledikleri her şey vardır. İşte güzel düşünüp güzel davrananların ödülü budur. Böylece, Allah onların yaptıklarının en kötülerini örtecek, ödüllerini, yaptıklarının en güzeliyle verecek.
29.Allah, kuluna Kâfi değil mi, Allah size yetmiyor mu?
Seni, Allah’tan başkalarıyla korkutuyorlar.
Allah kimi saptırırsa artık ona kılavuzluk edecek yoktur.
Allah'ın kılavuzluk ettiğini ise saptıran olamaz.
Allah Azîz ve intikam alıcı değil mi?
30..Onlara, Gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan, yemin olsun Allah diyecekler. De ki onlara: Peki,Allah dışındaki yakardıklarınız hakkında ne diyorsunuz? Allah bana bir zarar vermek istese, Allah'ın vereceği zararı uzaklaştırabilirler mi? Yahut bana bir rahmet dilese, O'nun rahmetini tutabilirler mi?
De ki: "Bana Allah yeter! Tevekkül edenler Allah'a dayanıp güvenirler.
31.De ki: "Ey toplumum!
Yapabildiğinizi yapın; ben de kendi işimi yapacağım.
Yakında bileceksiniz.
32.Kuşkusuz, bu Kuran’ı ben sana ve insanlar için de hak olarak indirdim.
Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa kendi aleyhine sapmış olur. Sen onlar üzerine vekil değilsin.
33.Allah, canları, ölüm sırasına göre alır, ölmeyenleri de uykuları sırasında alır.
Sonra, haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkoyar; ötekileri, belirlenen bir süreye kadar salıverir.
Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.
34.Yoksa Allah'ın berisinden şefaatçılar mı edindiler?
De ki:Onlar hiçbir şeye sahip olmayan ve hiçbir şeye gücü yetmeyen, aklını da işletmeyen varlıklar olsalar da mı?
De ki:Şefaat, tümden ve sadece Allah'ındır.
Göklerin ve yerin mülkü ve yönetimi Allah’ındır.
Sonunda Allah'a döndürüleceksiniz.
35.Allah yalnız başına anıldığında, âhirete inanmayanların kalpleri nefretle ürperir. Allah’ın berisindeki, ilahlaştırılmış kişilerle birlikte anıldığında ise hemen müjdelenmiş gibi sevinirler.
De ki: Ey Allahım! Ey gökleri ve yeri yaratan, ey görülmeyeni ve görüleni bilen! Kulların arasında, ihtilaf ettikleri şeyleri hakkında sen hüküm verensin.
36.Eğer yerdekilerin tamamı ve beraberinde bir o kadarı, zulmedenlerin olsa, kıyamet günü azabın kötülüğünden kurtulmak için tümünü mutlaka fidye verirlerdi. Çünkü hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah tarafından karşılarına çıkarılmıştır. Kazanmış olduklarının çirkinlikleri, önlerinde belirlenmiş; alay edegeldikleri şey kendilerini sarıvermiştir.
37.İnsana bir zorluk ve zarar dokunduğunda bana yalvarır ve yakarır; sonra ona benden bir nimet lütfettiğimde şöyle der: Bu bir ilim sayesinde verildi bana! Hayır, öyle değil; o bir fitnedir ama onların çokları bilmiyorlar. Onlardan öncekiler de bunu söylemişlerdi ama kazandıkları şeyler kendilerine hiçbir yarar sağlamamıştı. Sonunda, kazanmış olduklarının çirkinlikleri yakalarına yapışmıştı.
38.Şunların zulmedenlerine de kazandıklarının kötülükleri gelip çatacaktır.
Ve onlar kimseyi âciz de bırakamayacaklar ve onlar bunu etkisiz de bırakamazlar.
39.Bilmediler mi ki Allah, rızkı dilediğine açıp yayar da kısıp daraltır da.
İman eden bir toplum için bunda elbette ibretler vardır.
40.Ey öz benlikleri aleyhine sınırı aşan ve aşırı giden kullarım!
Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin!
Allah, günahları tümden affeder.
Çünkü Allah mutlak Gafûr, Allah mutlak Rahîm'dir.
41.Azap yakanıza yapışmadan Rabbinize dönüp Allah’a teslim olun! yoksa size yardım edilmez.
42.Farkında olmadığınız bir sırada, azap ansızın karşınıza çıkmadan önce size Rabbinizden indirilenin en güzeline uyun!
43.Benlik şöyle diyecektir o zaman: Allah'a karşı aşırı gitmem yüzünden başıma gelenlere bak!
Alay edip duranlardan biriydim doğrusu! Yahut şöyle diyecektir: Allah bana kılavuzluk etseydi elbette ben de korunanlardan olurdum. Azabı gördüğünde şöyle de konuşacaktır: Bana bir kez daha imkân verilseydi de güzel düşünüp güzel davrananlardan olsaydım!
44.Hayır, olamaz! Ayetlerim sana geldi de onları hemen yalanlayıverdin; büyüklük tasladın ve kâfirlerden oldun. Allah'a yalan isnat edenleri, kıyamet günü yüzleri simsiyah halde görürsün.
Kibirliler için cehennemde barınaklar çoktur!
45.Korunup sakınanları Allah, kendi başarıları yüzünden kurtarır.
Ne kötülük dokunur onlara ne de kederlenirler.
46.Allah Haalik'tir, her şeyin yaratıcısıdır.
Her şey üzerine Vekil olan da Allah'tır.
47.Kainatın ve Yeryüzünün vede göklerin kilitleri ve anahtarları Allah’ındır.
Allah'ın ayetlerini inkâr edenler, hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
48.De ki: Bana, Allah'tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz, ey cahiller?
49.Yemin olsun, sana da senden öncekilere de şu vahyedilmiştir: Eğer şirke saparsan amelin kesinlikle boşa çıkar ve mutlaka hüsrana düşenlerden olursun.
Başkasına değil, sadece Allah'a kulluk ve ibadet et; şükredenlerden ol!
50.Allah'ı, kadrine ve şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar.
Oysaki kıyamet günü, yeryüzü tamamen Allah’ın avucudur vede avucundadır.
Gökler de Allah’ın sağ elinde ve kudretinde dürülmüş haldedir.
Allah’ın şanı yücedir arınmıştır.
Onların ortak koştuklarından arınmıştır.
51.Sûra üflenmiştir; Allah'ın dilediği kimseler dışında göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yere yıkılmıştır. Sonra sûra bir daha üflenmiştir.
İşte hepsi ayağa kalkmış bakıyorlar. Yeryüzü, Rabbinin ışığı ile aydınlanmış, Kitap ortaya konmuş, peygamberler ve tanıklar getirilip aralarında hakla hüküm verilmiştir.
Onlar asla haksızlığa uğratılmazlar.
Herkesin yapıp ettiğinin karşılığı tam verilir.
Allah, onların neler yaptıklarını daha iyi bilmektedir.
52.İnkâr edenler bölük bölük cehenneme sevk edilirler.
Oraya geldiklerinde onun kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: Size, içinizden resuller gelmedi mi ki, Rabbinizin ayetlerini karşınızda okusunlar ve sizi şu gününüze kavuşmanız hususunda uyarsınlar? Onlar: Evet, derler, geldi ama inkârcılar hakkında azap hükmü hak oldu.
Şöyle denilir: Girin cehennemin kapılarından, cehennemde uzun süre kalacaksınız. Büyüklük taslayanların barınağı ne de kötüymüş!
53.Rablerinden sakınanlar da bölükler halinde cennete sevk edilirler. Cennet kapısına geldiklerinde, cennet kapıları da kendilerine açıldığında, oranın bekçileri onlara şöyle derler: Selam size tertemizsiniz. Hadi girin şuraya, sürekli kalıcılar olarak. Onlar da şöyle derler: Hamt olsun Allah' a ki bize vaadini yerine getirdi, bizi yeryüzüne mirasçılar yaptı. İşte, cennetten istediğimiz yerde konaklıyoruz. İş yapıp değer üretenlerin ödülü ne de güzelmiş!
54.Melekleri de arşın çevresini kuşatarak Rablerinin hamdiyle tespih eder halde görürsün.
Aralarında hakla hüküm verilmiştir. Nihayet şöyle denir: Hamt âlemlerin Rabbi'ne özgüdür!