Salman Rüşdi’nin kitabının temeli Şeytan-i Mezhepsel hadis dinlerine dayanır.
Bu uydurma hadis dinlerine göre; bir gün Peygamberimiz Kuran okurken, şeytan Peygamberimiz’in bedeninin içine nüfuz edip, Peygamberimiz’in ağzından Lat, Menat, Uzza putlarını övmüş ve onların şefaatlarının umulduğunu söylemiştir.
Bu uydurmayı gerçek gibi aktaran kaynaklara göre, sonradan Peygamberimiz bunları kendisinin değil, şeytanın söylediğini açıklamıştır.
Birçok Müslümanın Salman Rüşdi’ye küfürler ettiğine, Humeyni’nin Rüşdi’nin öldürülmesine fetva vermesine ve Rüşdi’nin “Şeytan Ayetleri” kitabının ülkelerarası diplomatik krize yol açtığına şahit olduk. Fakat hiç kimse kalkıp da bu uydurma hadisleri, gerçekmiş gibi kitaplarında kullanmış olanları kınamadı.
Bu hadisleri savunan hadisçilere “âlim” etiketi yapıştırılmıştır bir kere. Yani bu hadisleri din adına savunursanız “âlim” olur el üstünde tutulursunuz, Salman Rüşdi gibi aynı hadisleri dinsizlik adına kullanırsanız ise… Biz, dine mal edilen uydurmaları dinden atmazsak; bunları malzeme yapan İlhan Arsel’e, Turan Dursun’a, Salman Rüşdi’ye, Server Tanilli’ye ne kadar kızabiliriz?
Din adına çarpık bir sistemi ortaya çıkaranlar ve muhafaza edenler, din düşmanlarının türemesinde ve söz konusu çarpıklıkları malzeme yapmasında günahsız kalabilirler mi?
İşte Peygamberimiz’in içine bir ara şeytan girdiğini söyleyen bu hadislerin yanında, Allah’ın bu olay üzerine 22-Hac Suresi 52. ayeti ve sonrasını vahyettiği söylenir. Elbette ayetlerden böyle bir olay anlaşılmamaktadır. Ama esbabı nüzulü hadislerle anlamaya kalkanların saplanacağı bataklığa bu uydurma bir örnektir.
Ne yazık ki bu bataklığın örneği çoktur.
Her şeyin doğrusunu Yaratan Yüce Allah Bilir