Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız zina eden kadın ve zina eden erkeğin ciltlerine yüz sefer vurun. Allah’ın dini ve emri konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın.
Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun.
24-Nur Suresi 2
Ayette zinanın cezası yüz celde olarak geçer. Arapçada “celde” (“cilt” kelimesi ile aynı köktendendir) kelimesi, cildi incitecek bir değnek manasındadır. Bu ceza için Arapçada “asa, minsee” (sopa, değnek) kelimelerinin geçmemesi, ayette bir grubun bu cezaya şahitlik etmesinin istenmesi, suçlunun canını acıtmaktan çok toplum önünde teşhir edilerek cezalandırılmasının hedeflendiğini gösterir.
Kuran’a göre zinanın ispatı için dört şahit gerekir. İslam’da özel mülkiyetin dokunulmazlığının olduğunu düşünürsek, aslında gizlice zina yapanları dört kişinin cinsel ilişki anında görmesi çok zordur. Fakat bu ceza; alenen zinayı, genelevler şeklinde yapılanmaları yok edecek bir uygulamadır. Allah, bu uygulama için bile “Allah’ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın” demektedir
Peki, nasıl olur da, recm, yani taşlayarak öldürme gibi çok şiddetli bir ceza, hem de bu konunun hükmü Kuran’da açıkça belirtilmişken, gerçek olabilir? Üstelik bu ayetten bir önceki 24-Nur Suresi 1. ayette, bu surenin ayetlerinin farz ve apaçık olduğu söylenir.
Bu; kelime sıkıntısı çekmeyen (31-Lokman Suresi 27), en iyi yasa koyucu olan(5-Maide Suresi 50), unutkan olmayan (19-Meryem Suresi 64), Kuran’ı detaylı bir şekilde indiren (11-Hud Suresi 1) Allah’ın yasasıdır.
Recmi topluma kabul ettirmeye çalışan recm savunucuları, yalanlarını halka kabul ettirmek için bir hikâye de uydurdular. Bu hikâyeye göre recm ile ilgili Kuran ayetleri sayfalara yazılı şekilde Hz. Ayşe’nin evindeydi. Peygamberimiz’in vefatından sonra odaya giren aç bir keçi bu ayetleri yemiştir. Böylece keçi bu ayetleri neshetmiştir, yani hükmünü kaldırmıştır.
Peygamberimiz’in vefatından sonra hem tamamlanmış, hem ezbere bilinen Kuran’ın bir ayeti hem de bir keçinin yemesi suretiyle nasıl ortadan kalkar?
Mezhepçi hadis dinlerine göre “büyük âlim” olan İbni Kuteybe, konuya şu cümlesiyle giriş yaparak açıklık getirir: “Keçi mübarek bir hayvandır.” Devamında ise bu “âlim”, keçinin faziletlerini açıklar ki konu iyice anlaşılsın. Sonra da şu ilginç cümlesiyle konuyu bağlar: “Ad ve Semud kavimlerini ortadan kaldıran Allah, bir ayetini keçiye yedirerek kaldıramaz mı?”
Allah’ı inkâr eden bu iki kavmi Kuran ayetlerine benzeten İbni Kuteybe; böylece geleneksel, hadisçi, mezhepçi dincilerin tutarsız yaklaşımlarına iyi bir örnek oluşturmaktadır.
Görüldüğü gibi bir sürü çelişkili ve mantıksız izah, sırf recm geleneğinin yerleşmesi için uydurulmuş ve Kuran’ın açık hükmü olan 24-Nur Suresi 2. ayetin hükmü kaldırılmaya (nesh edilmeye) çalışılmıştır.
Bir rivayete göre Hz. Ömer döneminde Kuran’da recm yoktu, öbür rivayette ise Hz. Osman döneminde Kuran’a yazılmadı denir. Başka bir rivayette ayet keçi yüzünden ortadan kalkar. Diğer yandan maymunların recminden ve sahabelerin buna katıldığı komedisinden bahsedilir. Üstelik Kuran’daki açık hüküm yok sayılır. Neresine el atılırsa mantıksızlık ve çelişki olan bu konu, geleneksel mezhepçi yaklaşımın kurucularının sıkışınca nasıl Kuran-ı Kerim’e iftiralar attıklarını da göstermektedir. Oysa birçok mezhepçi, hem tüm Kuran ayetlerini, hem tüm hadisleri, hem de kelimesi kelimesine kabul ettiklerini söylemektedirler. Kuran’ın hepsinin günümüze ulaştığını ifade etmektedirler ama aksi izahlı hadis kitaplarını kabul etmelerindeki çelişkiyi fark edememektedirler.
Bu kabulü yapan mezhepçilerin çoğunun, ne yazık ki kendi gelenek ve inançlarından habersiz oluşları büyük bir sorundur.
Kuran’a göre Kuran yeterlidir ve dinin tek kaynağıdır. En sahih hadis kitaplarına ve mezheplere göreyse Kuran eksiktir; “aç ve mübarek bir keçi” Kuran’ı yiyip eksiltmiştir!
Lütfen, mezhepsel hadis kul dinlerini benimseyen ve bu konudan habersiz çoğunluğun içindeyseniz, bu konuyu iyice araştırın. Çünkü ilmihal kitapları bu konuyu örtbas etmekte; şeyhler, hocalar, din bilgini diye sunulanlar milletin kafası karışır diye bu konuya hiç girmemektedirler. Eğer bu konu araştırılırsa; çok güvenilen mezheplerin, hadis kitaplarının nasıl kendilerini haklı çıkartmak için Kuran’ı eksik saymaktan geri durmadıkları ve Kuran’a aykırı izahları uydurduklarını göreceksiniz.
Mezhepleri ve hadislerin dindeki otoritesini kabulle, hiç bilmeden, birçok kişi bu izahları da kabul etmiş olmaktadır. Çünkü bu izahlar mezheplerin ve “en doğru” hadis kitaplarının bir parçasıdır. Oysa Kuran, din adına tüm detayları vermektedir.
Bizi, “Fırkalara bölünmeyin” diye mezhepçilikte alıkoymaktadır.
Mezheplerse “Recm, nohut büyüklüğünde çakıl taşları ile olur. Kadın bir çukura gömülür, erkek ise ayakta taşlanır (Dört Mezhebin Fıkıh Kitabı 7/97), gibi Kuran’a aykırı ve korkunç açıklamalarla vahşeti, yavaş yavaş öldürmeyi, Kuran’la çelişkiyi telkin etmektedirler.
Bu mezhepsel Hadis dinleri peşlerine takılan şeytanın yazdırdıgı saçmalıklardan Kuran'ı inkar Allah'a şirk kosmaktan başka bir sey degildir.
Her seyin doğrusunu Yaratan Yüce Allah bilir !