CHP&HDP PKK’nın nefes borusudur!

HDP’li Musa Farisoğulları ve Leyla Güven’in vekilliklerinin düşürülüp haklarındaki dosyalar sebebi ile cezaevine atılmasından sonra HDP’nin başlattığı sözde ‘Darbeye karşı demokrasi’ eylemine CHP’den de destek geldi. Çeşitli illerden Ankara’ya doğru yürümeye çalışan HDP’liler koronavirüs önlemleri kapsamında emniyet engeli ile karşılaşınca taşkınlık çıkararak sözde ‘demokrasi’ yürüyüşünü provokasyona çevirdi. Terör propagandası HDP’nin yürüyüşünü Yeni Akit’e değerlendiren AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, şunları dile getirdi: “HDP’lilerin yürüyüşünün ne toplumda ne de siyasette herhangi bir karşılığı yok. HDP yürüyüşü ne adalet ne de özgürlük içindir. Attıkları adım bir terör propagandısıdır. Ülkemiz ise terör propagandasına sıfır toleransla devam edecektir. Artık eski Türkiye yok. ‘Eski Türkiye’ dediğimiz Türkiye’de siz kendi ülkenizdeki terörle mücadele ederken bile dışarıdan icazet almak zorundaydınız. Allah’ın da izniyle ülkemiz içerisindeki PKK, FETÖ ve diğer bütün terör örgütleri kararlı mücadelemizle terörcük haline gelecek.     HDP anası, CHP dadısı “Şu anda Türkiye içerisindeki terörist sayısının 500’ün altında olduğunu çok net biliyoruz. Yurtiçinde ağır darbe alınca sınırımızın hemen dibinde sözde devlet kurmaya çalıştılar ama Türkiye asla eski Türkiye olmadığı için sınırımızın dibindeki terör örgütüne de müsaade etmedi. Sözde devletlerine, sözde bayraklarına asla müsaade etmedik, müsaade etmeyeceğiz Bebek katillerinin Meclis’teki uzantıları çevreye zarar verebilecek niteliktedir. Bunların yürüyüş amacının provokasyon olduğunu artık ifade etmemize bile gerek yok. CHP ile ittifakları da ortada. HDP kötülüğünün anası emperyalizm, Türkiye’deki dadısı da CHP’dir.”   HDP&CHP  PKK’nın nefes borusudur Eski TBMM Başkanvekili Hasan Korkmazcan ise, Meclis’e çağrıda bulunarak şu değerlendirmede bulundu: “HDP’nin kapatılması noktasında hepimize sorumluluk düşüyor. Eğer HDP kapatılırsa PKK’nın nefes borusu kesilir. Anayasa, böyle bir yapının demokratik hukuk devleti kurumları içinde siyasi parti olarak serbestçe faaliyette bulunmasına cevaz vermemektedir. Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu’nda öngörülen yaptırımların uygulanmasında ihmal göstermek ve bu durumun sürüp gitmesine göz yummak, millet ve tarih önünde ağır bir sorumluluktur. HDP’nin kapatılması için yasaların kendilerine sorumluluk yüklediği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nı, hükümeti ve TBMM’de grubu bulunan partileri sorumlulukları yerine getirmeye davet ediyoruz.”