"Böyle bir hastalığı ve saldırganlığı yok"

GÜNDEM 26.05.2020 - 22:25, Güncelleme: 14.02.2024 - 06:37 2258+ kez okundu.
 

"Böyle bir hastalığı ve saldırganlığı yok"

Tüm Türkiye'nin konuştuğu Ramazan Pişkin’le ilgili tüm gerçekler canlı yayında konuşuldu.

Diyarbakır Ulu Camii’nin müdavimi Ramazan Pişkin’le ilgili tüm gerçekler, yeniakit.com.tr’de yayınlanan ‘Mehmet Özmen’le Ülke Gündemi’nde masaya yatırıldı. Gazeteci Mehmet Özmen soracak, Ramazan Pişkin'i tanıyan çevresi ve konunun muhatapları canlı yayında anlattı. Yayına Diyanet Sen Elazığ Şube Başkan Murat Ergen, Avukat Selçuk Kar, MAZLUMDER Diyarbakır Şube Başkan Yardımcısı Bircan Kaçmaz ve Ramazan Pişkin'in arkadaşı Yusuf Okçu canlı yayın konuğu oldu. Ramazan Pişkin'in yakın çevresinden Yusuf Okçu, kendisinin dinine bağlı bir Müslüman olduğunu belirterek "Ramazan Pişkin'in böyle bir hastalığı yok. Bu zamana kadar hiç bir saldırganlığını da görmedik" şeklinde konuştu. Avukat Selçuk Kar, İstanbul Sözleşmesi'nin garabet olduğunu belirterek kadının beyanı esas kabul eden 6284 sayılı kanunun böyle bir olaya neden olduğunu belirtti. Avukat Kar, "Bu kanun kalkmadığı sürece, Ramazan ilk değil son da olmayacak" ifadesini kullandı. Önemli açıklamalarda bulunan Avukat Selçuk Kar, Ramazan Pişkin'e atılan deli yaftasıyla bırakılmasının kabul edilemeyeceğini söyleyerek, "İslam'ı anlatan bir kişiye deli yaftasını vurmak öncelikle vicdanlara sığmaz. Kendisine atılan bir cinsel taciz yaftasının ortadan kaldırılması gerekmektedir. Ortada bir suç unsuru yoktur. Bir cinsel tatmin amacı taşımayan bir eylemin böyle bir karar verilmesi hatadır. Bu unsurların ciddi anlamıyla yeniden ele alınması gerekiyor. Deli damgası vurularak serbest bırakılması kolaycılık olur. Bir kumpasın olduğu yönünde ciddi şüphelerim var. Okuma yazması olmayan babasının adına imza atıldığı iddiası var. Yeniden yargılanması gerekiyor. Ramazan'ı deli olarak dışarı çıkararak onun itibarını iade etmiş olmazsınız. Onun hakkını iade ederek beraat vererek iade etmiş olursunuz." şeklinde konuştu.  Avukat Selçuk Kar, Ramazan Pişkin'in cami avlusundaki faaliyetlerinin ifade özgürlüğü ve dini inanç özgürlüğü hakkı kapsamına girdiğini ifade etti. Ayrıca Selçuk Kar, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın toplumumuzu tehdit ettiğini özellikle vurguladı. Bu toplumumuzun değerlerine aykırı yasaların yerine kendi milli ve yerli yasalarımızın olması gerektiğini söyledi ve bununla ilgili yasal düzenlemenin acilen yapılması gerektiğini belirtti. Olayı takip ettiklerini belirten MAZLUMDER Diyarbakır Şubesi Avukat Bircan Kaçmaz, camide avlusunda yaşanan böyle bir olayın cinsel amaç taşımadığını söyleyerek suç unsuru bulunmadığını belirtti. Diyanet Sen Elazığ Şube Başkan Murat Ergen, "Diyanet İşleri Başkanlığımızın da hutbede eşcinselliği eleştirdiği bir hutbe konusunda kıyameti koparan bir kesim oldu, ne yazık ki. Bu kesim tabi ki İstanbul Sözleşmesi'ne dayanarak bu tür argümanları kullanıyor. Ve gerçekten inanan insanlar üzerine kabus gibi çöküyor ne yazık ki. Bundan sonraki süreçte birçok örnek yaşayacağız. Toplumsal bir olay var ortada. Toplumda birçok insan İstanbul Sözleşmesi'nden kaynaklanan mağduriyetler yaşıyor. Erkekler kadının beyanı üzerinden hapis cezası bile alabiliyor. Yani artık bu İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden incelenmesi gerekiyor. Milli değerlerimize uygun bir yasayı kendimiz yapalım." diye konuştu. Dinin kimsenin tekelinde olmadığını belirten Ergen, "Kimsenin Diyanet mensubu olması gerekmiyor. Bir insan kendi hür iradesiyle dini kuralları anlatarak insanları aydınlatabilir" dedi.
Tüm Türkiye'nin konuştuğu Ramazan Pişkin’le ilgili tüm gerçekler canlı yayında konuşuldu.

Diyarbakır Ulu Camii’nin müdavimi Ramazan Pişkin’le ilgili tüm gerçekler, yeniakit.com.tr’de yayınlanan ‘Mehmet Özmen’le Ülke Gündemi’nde masaya yatırıldı.

Gazeteci Mehmet Özmen soracak, Ramazan Pişkin'i tanıyan çevresi ve konunun muhatapları canlı yayında anlattı.

Yayına Diyanet Sen Elazığ Şube Başkan Murat Ergen, Avukat Selçuk Kar, MAZLUMDER Diyarbakır Şube Başkan Yardımcısı Bircan Kaçmaz ve Ramazan Pişkin'in arkadaşı Yusuf Okçu canlı yayın konuğu oldu.

Ramazan Pişkin'in yakın çevresinden Yusuf Okçu, kendisinin dinine bağlı bir Müslüman olduğunu belirterek "Ramazan Pişkin'in böyle bir hastalığı yok. Bu zamana kadar hiç bir saldırganlığını da görmedik" şeklinde konuştu.

Avukat Selçuk Kar, İstanbul Sözleşmesi'nin garabet olduğunu belirterek kadının beyanı esas kabul eden 6284 sayılı kanunun böyle bir olaya neden olduğunu belirtti. Avukat Kar, "Bu kanun kalkmadığı sürece, Ramazan ilk değil son da olmayacak" ifadesini kullandı.

Önemli açıklamalarda bulunan Avukat Selçuk Kar, Ramazan Pişkin'e atılan deli yaftasıyla bırakılmasının kabul edilemeyeceğini söyleyerek, "İslam'ı anlatan bir kişiye deli yaftasını vurmak öncelikle vicdanlara sığmaz.

Kendisine atılan bir cinsel taciz yaftasının ortadan kaldırılması gerekmektedir. Ortada bir suç unsuru yoktur. Bir cinsel tatmin amacı taşımayan bir eylemin böyle bir karar verilmesi hatadır. Bu unsurların ciddi anlamıyla yeniden ele alınması gerekiyor. Deli damgası vurularak serbest bırakılması kolaycılık olur.

Bir kumpasın olduğu yönünde ciddi şüphelerim var.

Okuma yazması olmayan babasının adına imza atıldığı iddiası var. Yeniden yargılanması gerekiyor.

Ramazan'ı deli olarak dışarı çıkararak onun itibarını iade etmiş olmazsınız. Onun hakkını iade ederek beraat vererek iade etmiş olursunuz." şeklinde konuştu. 

Avukat Selçuk Kar, Ramazan Pişkin'in cami avlusundaki faaliyetlerinin ifade özgürlüğü ve dini inanç özgürlüğü hakkı kapsamına girdiğini ifade etti.

Ayrıca Selçuk Kar, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın toplumumuzu tehdit ettiğini özellikle vurguladı. Bu toplumumuzun değerlerine aykırı yasaların yerine kendi milli ve yerli yasalarımızın olması gerektiğini söyledi ve bununla ilgili yasal düzenlemenin acilen yapılması gerektiğini belirtti.

Olayı takip ettiklerini belirten MAZLUMDER Diyarbakır Şubesi Avukat Bircan Kaçmaz, camide avlusunda yaşanan böyle bir olayın cinsel amaç taşımadığını söyleyerek suç unsuru bulunmadığını belirtti.

Diyanet Sen Elazığ Şube Başkan Murat Ergen, "Diyanet İşleri Başkanlığımızın da hutbede eşcinselliği eleştirdiği bir hutbe konusunda kıyameti koparan bir kesim oldu, ne yazık ki. Bu kesim tabi ki İstanbul Sözleşmesi'ne dayanarak bu tür argümanları kullanıyor. Ve gerçekten inanan insanlar üzerine kabus gibi çöküyor ne yazık ki. Bundan sonraki süreçte birçok örnek yaşayacağız. Toplumsal bir olay var ortada. Toplumda birçok insan İstanbul Sözleşmesi'nden kaynaklanan mağduriyetler yaşıyor. Erkekler kadının beyanı üzerinden hapis cezası bile alabiliyor. Yani artık bu İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden incelenmesi gerekiyor. Milli değerlerimize uygun bir yasayı kendimiz yapalım." diye konuştu.

Dinin kimsenin tekelinde olmadığını belirten Ergen, "Kimsenin Diyanet mensubu olması gerekmiyor. Bir insan kendi hür iradesiyle dini kuralları anlatarak insanları aydınlatabilir" dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishdailynews.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.