Netanyahu Hitler'i Kıskandıracak Seviyeye Gelmiştir!

Dünya, nefesini tuttu yarın Ankara'da gerçekleşecek olan Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in görüşmesine kilitlendi. 10 ay içerisinde dördüncü kez bir araya gelecek iki liderin yapacağı görüşme öncesi Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan'ın Kathimerini Gazetesi'ne özel açıklamalar yaptı. Başkan Erdoğan'ın gündeminde, Doğu Akdeniz'deki enerji projelerinin yanı sıra Gazze'de yaşanan İsrail soykırımı da vardı. İşte Başkan Erdoğan'ın önemli açıklamaları…


"SON DÖNEMDE SAMİMİ VE ETKİLİ ADIMLAR ATTIK"

Başkan Erdoğan, Kathimerini'ye yaptığı açıklamalarda iki ülke arasındaki tüm problemlerin diyalogla çözülebileceğine, Türkiye ile Yunanistan'ın tarihi boyutu da olan birçok ortak unsuru paylaştığına vurgu yaptı. Başkan Erdoğan, "Amacımız sorunları çözerek dostluğumuzu pekiştirmek, ikili ilişkilerimizi tarihte benzeri görülmemiş bir düzeye çıkarmak. Bu amaçla Türkiye olarak son dönemde samimi ve etkili adımlar attık ve bunu sürdürme niyetindeyiz. Biz Türkiye ve Yunanistan, sadece aynı coğrafyayı değil, aynı zamanda tarihi boyutu da olan pek çok ortak unsuru paylaşıyoruz. Elbette anlaşamadığımız konular var ama anlaşabildiğimiz konuların sayısı da az değil. Birlikte tüm konuları açık ve cesaretle konuşarak çözüme doğru adımlar atabiliriz" ifadelerini kullandı.

 


"TÜRKİYE'NİN OLMADIĞI BİR ENERJİ PROJESİ DÜŞÜNÜLEMEZ"

Başkan Erdoğan'ın gündeminde Doğu Akdeniz'de oluşturulması planlanan yeni enerji rotası da vardı. Türkiye'nin bulunmadığı bir denklemin mümkün olmadığını ifade eden Başkan Erdoğan, dünyaya net mesajı yolladı: Bizim için enerji bir çatışma alanı değil, iş birliği alanıdır. Bunun için konuya olumlu açıdan yaklaşmak fazlasıyla yeterli. Türkiye sürekli olarak hidrokarbon kaynaklarının adil ve kapsayıcı dağıtımını savunmuş ve sürekli çağrıda bulunmuştur. Her konuda olduğu gibi, kıyı ülkelerinin hak ve ilkelerine saygı gösterdiğimiz gibi, egemenlik hak ve yetkilerimize de saygı gösterilmesini istiyoruz. Türkiye'nin yer almadığı bir enerji platformunun bölgede, özellikle de Doğu Akdeniz'de başarılı olmasının zor olduğunu herkes bilmelidir.



YUNANİSTAN İLE KITA SAHANLIĞI VE ADALAR SORUNU

Türkiye ile Yunanistan arasından uzun yıllardır en büyük problemlerin başında gelen kıta sahanlığı ve adalar meselesine de değinen Başkan Erdoğan, çözümün anahtarı olarak uluslararası hukuk kurallarını işaret etti. Türkiye'nin bu konudaki tavrının net olduğunu ifade eden Erdoğan, "Egemenlik konularının gündeme getirilmesi diyalog zeminini zedeleyen, ilerlemesini engelleyen bir durum değildir. Bu zemini her koşulda koruyabilir ve ilerlemeyi sağlayabiliriz. Burada çözüm belli, çözüm uluslararası hukuka uymak ve bunu sürdürülebilir kılmak. Biz kaçınmadığımız sürece birlikte aşamayacağımız hiçbir engel olmamalıdır. Gerekirse BM Şartı'nda yazılı çözümleri de göz ardı etmiyoruz. Uluslararası hukuka uygun, barışçıl yollarla çözüm bulma yaklaşımımız, sorunların ortadan kaldırılmasının anahtarıdır" dedi.

 


"YUNANİSTAN'IN BÖYLE BİR TAVIR SERGİLEMESİ HAYAL KIRIKLIĞI OLDU"

Başkan Erdoğan "İktidarda olduğunuz 20 yılı aşkın süre içinde Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin hangi anını en iyi, hangi anını en kötü anı olarak seçerdiniz?" sorusuna şöyle yanıt verdi: Burada olumlu konulara değinmek ve bunları dile getirmek isterim... Ama sorunuza cevap vermek gerekirse FETÖ'nün hain isyanı ve 15 Temmuz 2016'da ülkemizde yaşanan darbe girişimi sonrasında. Teröristler komşumuz Yunanistan'a sığındı ve Yunanistan da aramızdaki hem komşuluk bağına hem de ittifak bağına rağmen sözde askeri darbecileri korudu ve kolladı. Bu ilişkimizin en düşük noktalarından biri olarak kabul edilebilir. Bu sadece beni üzmedi, kendi elleriyle direnen, demokrasi destanı yazarak darbecileri geri püskürten halkımızı da yaraladı. Darbelerin ne anlama geldiğini tarihi süreçte edindiği tecrübelerle bilen Yunanistan'ın böyle bir tavır sergilemesi derin bir hayal kırıklığı oldu. İlişkilerimizin en iyi seviyesi geçtiğimiz aralık ayında imzaladığımız Atina Deklarasyonu olabilir. Bu deklarasyon ilişkilerimizde yeni bir aşamanın başlangıcı oldu. Tabii biz bunu yeterli görmüyoruz ve daha iyi bir noktaya gelmek için çalışıyoruz. Bu deklarasyonun yeni Yunan-Türk ilişkilerinin temelini oluşturacağına inanıyor ve yeni seviyelere, rekorlara ulaşacağını umuyorum.

 


"NETANYAHU'NUN SOYKIRIMI HİTLER'İ KISKANDIRACAK DÜZEYDE"

Başkan Erdoğan'ın gündeminde 7 Ekim'den bu yana İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği katliam da vardı. Bölgede on binlerce sivilin katledildiğine vurgu yapan Başkan Erdoğan, İsrail Başbakanı Netanyahu'ya bir kez daha "Hitler" benzetmesi yaptı. İsrail'in insani yardım noktalarını dahi vurduğunu belirten Başkan Erdoğan, "Netanyahu soykırımcı yöntemleriyle Hitler'i kıskandıracak düzeye ulaştı. Ambulansları hedef alan, gıda dağıtım noktalarını vuran, yardım konvoylarına ateş açan İsrail'den bahsediyoruz. Gazze'de yaşam hakkı başta olmak üzere onlarca insanın hak ve özgürlüğü ihlal ediliyor. Onların haklarını savunuyoruz. Barışı savunuyoruz. İsrail ise Birleşmiş Milletler kararlarını, uluslararası hukuku ve insan haklarını pervasızca ihlal etmeye devam ediyor. Bir düşünün, biri evinize gelip 'burası artık benim, gidin' dese tavrınız ne olurdu? Doğal olarak sizden evinizi savunmanız ve haksızlığa direnmeniz beklenirdi. İsrail bunu sadece Gazze'de değil, tüm Filistin topraklarında yaptı." sözleriyle duruma tepki gösterdi.



İŞTE BAŞKAN ERDOĞAN'DAN DÜNYAYA GAZZE MESAJI

İsrail'in aylardır Gazze halkına yaşattıklarına bakınca, İsrail'in hastaneleri bombalamasını, çocukları öldürmesini, sivillere zulmetmesini, çeşitli bahanelerle masum insanları açlığa, susuzluğa, ilaçsızlığa mahkûm etmesini meşru görmek mümkün; Hitler geçmişte ne yaptı? Toplama kamplarında insanlara baskı yaptı ve onları öldürdü. Gazze sadece 7 Ekim'den sonra değil, yıllar önce de açık hava hapishanesine dönüşmemiş miydi? Oradaki insanlar, adeta bir toplama kampı gibi, yıllarca sınırlı kaynaklara mahkûm değil miydi?


"GAZZELİLER'İN HAKLARINI SAVUNUYORUZ"

Gazze'de 7 Ekim'den bu yana yaşanan en vahşi ve sistematik toplu katliamların sorumlusu kim? İnsanlara "o bölgeye gidin" diyen ve oraya bomba atan İsrail hakkında ne söylenebilir? Netanyahu soykırımcı yöntemleriyle Hitler'i kıskandıracak düzeye ulaştı. Ambulansları hedef alan, gıda dağıtım noktalarını vuran, yardım konvoylarına ateş açan İsrail'den bahsediyoruz. Gazze'de yaşam hakkı başta olmak üzere onlarca insanın hak ve özgürlüğü ihlal ediliyor. Onların haklarını savunuyoruz. Barışı savunuyoruz. İsrail ise Birleşmiş Milletler kararlarını, uluslararası hukuku ve insan haklarını pervasızca ihlal etmeye devam ediyor. Bir düşünün, biri evinize gelip "burası artık benim, gidin" dese tavrınız ne olurdu? "Gel benim evimde yaşa ve onu benden al" mı dersin, yoksa evini mi savunursun? Doğal olarak sizden evinizi savunmanız ve haksızlığa direnmeniz bekleniyor. İsrail bunu sadece Gazze'de değil, tüm Filistin topraklarında yaptı. Yerleşimci dedikleri teröristlerin eline Filistinlilerin evlerini, topraklarını aldı. Onları Filistinlilerin evlerine yerleştirdi.


"HAMAS FİLİSTİN DEVLETİ'Nİ YENİDEN KURMAK İSTİYOR"

Tabii uzun yıllara yayılan bu sistematik zulme karşı Filistinliler de bir noktada örgütlenip direnmeye başladılar. Batı'nın terörist olarak damgalamaya çalıştığı Hamas ve Filistin'deki diğer direniş grupları aslında bu zulme tepki olarak ortaya çıktı. Hamas, Filistin'de İsrail'in elinde bulunan evlerini, işyerlerini ve topraklarını koruyan insanlardan başka bir şey değildir.

Başkan Erdoğan'dan Gazze mesajı: Netanyahu Hitler'i kıskandıracak seviyeye gelmiştir!
Hamas ne istiyor? İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarını geri almak ve devletlerini yeniden kurmak. 1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız, coğrafi olarak birlik içinde olan Filistin devleti direnişe ihtiyaç duyar mıydı? Ayrıca Hamas, bunun gerçekleşmesi halinde silahlı kanadını dağıtacağını ve siyasi parti olarak yoluna devam edeceğini de belirtti. İki devletli çözüm, kalıcı ve sürdürülebilir barışı sağlamanın etkili bir yoludur.

Görüyorsunuz son açıklamalarıyla Hamas ateşkesi kabul etti ama İsrail Gazze'nin tamamını işgal etme arzusunu gerekçe göstererek ateşkes istemiyor. Zulüm ve katliam devam ediyor. Çözüm için çabalarımızı sürdürüyoruz. İsrail'e destek verenlerin tüm bu olayları yeniden düşünmesi, tarihi sorumluluk bilinciyle barış ve huzuru savunan tarafta yer alması gerekiyor.