Çocuklarda Böbrek ve İdrar Yolu Hastalıkları
Çocuklarda Böbrek ve İdrar Yolu Hastalıkları
Son yıllarda çok önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelen kronik böbrek hastalığı, aslında basit ve ucuz bazı idrar ve kan testleri ile erken saptandığında önlenebiliyor veya ilerlemesi geciktirilebiliyor. Ama erken tanısının konulamaması buna olanak vermiyor.
Çocuk Micro Cerrahi Prof.Dr.Sedat Kadiroğulları, hayati riske neden olan kronik böbrek hastalığına karşı önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Çocuklardaki kronik böbrek hastalığı riskine dikkat!
Tüm dünyada erişkinlerin yaklaşık yüzde10'u böbrek hastası.Türkiye de her 7 erişkinden biri kronik böbrek hastası. Milyonlarca kişi bu hastalığı çekerken böbrek hastası olan 10 kişiden sadece biri hastalığının farkında. Kronik böbrek hastalığı sıklıkla son dönem böbrek yetmezliği evresinde kendini gösteriyor. Günümüzde çocuklar da ciddi risk altında. Kronik böbrek hastalıkları görülme sıklığının çocuklarda da artıyor olması, bu hastalığın ile böbrek hastalığı tanısını erken koymak ve tedavi etmek ciddi önem taşıyor. Sosyal ve ekonomik yükü her geçen gün artan kronik böbrek hastalığının kontrolünü sağlamak için, toplumda yaşam biçimi değişikliklerine yol açacak ve böbrek hastalığının önlenmesi ve tedavisine dayalı hastalık yönetimi modelinin bir an önce hayata geçirilmesi gerekli.
Kronik böbrek hastalığında tedaviden çok korunmak önemli
Vücudumuz için hayati öneme sahip böbreklerimiz, karnımızın arka duvarında, bel bölgesinin iki yanında yer alıyor. Görünüm olarak kuru fasulyeyi andıran böbreklerin her biri ortalama 10 cm. boyunda ve 150 gram ağırlığa sahip. Böbrekler kanda bulunan zararlı maddeleri ve üreyi süzüyor, idrarla dışarı atılmasını sağlıyor. Bilinçsiz ilaç ve sık ağrı kesici kullanımından sigara ve aşırı alkole birçok yanlış alışkanlık böbreklere zarar veriyor.
Kronik böbrek hastalığı önlenebilir bir hastalık, tedaviden çok hastalıktan korunmak önemli.
Böbrek sağlığınızı korumak için 8 altın kural:
* Formda ve aktif olun
* Kan şekerinizi düzenli olarak kontrol ettirin.
* Kan basıncınızı kontrol ettirin.
* Sağlıklı beslenin ve ideal kilonuzu koruyun.
* Yeterli ve sağlıklı sıvı tüketin. Normal kiloda erişkin bir kadın günde 1,5-2 litre, erkekler ise 2-2,5 litre su tüketmeli. Suyun azı gibi aşırısı da böbreklere zarar veriyor.
* Sigara içmeyin.
* Sık ilaç tüketmeyin.
* Şeker hastalığı, yüksek tansiyon, obezite ve ailede böbrek hastalığı öyküsü gibi, böbrek hastalığı gelişiminde etkili olan risk faktörlerinden birini veya birkaçını taşıyorsanız böbrek fonksiyonlarınızı düzenli olarak kontrol ettirin.
Sinsi ilerleyen böbrek reflüsü çocuklar için risk oluşturabiliyor.
İdrar yolu enfeksiyonu geçiren her dört çocuktan 1-2’sinde böbrek reflüsü de görülebileceğini söyleyen Çocuk Micro Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Sedat Kadiroğulları, hastalığın çok belirgin belirtileri olmaması nedeniyle tanının gecikebileceğine dikkat çekiyor. Gecikme böbreklerde geri dönüşümsüz hasarlara neden olabileceği için önem taşıyor.
Böbrek Reflüsü (Vezikoüreteral Reflü) çocuklar için de son derece önemli bir sorun. Zira tanıda gecikilmesi kronik böbrek yetmezliğine kadar gidebilen sonuçlara neden olabiliyor. Sorun idrarın mesaneden üreter ve böbreklere geriye doğru kaçağından kaynaklanıyor. Sinsi ilerleyen bu durum zaman içinde hastalığa neden oluyor. Normal popülasyonda böbrek reflüsü görülme oranı yüzde 0,4 ile yüzde 1,8 arasında olduğunu söyleyen Çocuk Micro Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Sedat Kadiroğulları idrar yolu enfeksiyonu geçiren bebek ya da çocukta böbrek reflüsünün buna eşlik etme oranının yüzde 25 ile yüzde 50’ye kadar çıkabileceğini söylüyor. Yani idrar yolu enfeksiyonu geçiren her dört çocuktan bir ya da ikisinde böbrek reflüsü de görülebiliyor. Bu nedenle idrar yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda böbrek reflüsünden de şüphelenilmesi gerektiğinin altını çizen Prof.Dr.Sedat Kadiroğulları “Özellikle Batı ülkelerinde son dönem böbrek hastalıklarının sebebi olarak 5-10 arasında altta yatan neden olarak böbrek reflüsüne bağlı böbrek hasarı saptanmıştır. Bu oranın oldukça yüksek olduğunu söylemek mümkün.”
Sinsi İlerliyor
Prof.Dr. Sedat Kadiroğulları çocularda böbrek reflüsünün belirtilerinin çok net olmadığını hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti: “Bu nedenle çok dikkatli olunması gerekiyor. Çünkü hem bulgularının gizli olması, hem de sinsi ilerlemesi nedeniyle ancak böbrek hastalığı belirli bir noktaya geldiğinde tanı konması mümkün oluyor. Zaman içerisinde aile ve çocuk fark etmeden böbreğin fonksiyonu bozuluyor ve bazı metabolik problemler de ortaya çıkabiliyor. Erken tanısı konmayan, önlemi alınmayan, vakalarda ne yazık ki kronik böbrek yetmezliğine kadar ulaşan bir tabloyla karşılaşılabiliyor. Yapılan araştırmalar, ülkemizde böbrek yetmezliği olan erişkin hastaların çoğunda çocukluk döneminde böbrek reflüsü (Vezikoüreteral Reflü) olduğu saptanmıştır.”
Kimler Risk Altında?
Böbrek reflüsü için özellikle ailesinde idrar yollarında sonradan ya da doğumsal hastalıkları bulunan çocuklar, kardeşlerinde ya da ebeveynlerinde böbrek reflüsü (Vezikoüreteral Reflü) öyküsü olan, sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren çocuklar risk grubunda kabul ediliyor. Hastalığın genetik olduğundan şüphelenilse de bu konuda somut bir kanıt bulunmuyor ancak kardeşler arasında sık görüldüğü biliniyor. Bazı durumlarda kabızlığın da idrar yolu enfeksiyonu ile ilişkili olabildiğini hatırlatan Prof. Dr. Sedat Kadiroğulları bu nedenle sık kabızlık yaşayan çocukların da idrar yolları enfeksiyonları açısından takibe alınması gerektiğine dikkat çekiyor.
Tanı Yöntemleri Çocuklar İçin Güvenli
Böbrek reflüsü tanısının son derece kolay olduğunu ve ailelerin bu konuyu gözlerinde büyütmemeleri gerektiğini belirten Prof. Dr. Sedat Kadiroğulları, konuyla ilgili şunları söyledi: “Tanıdaki öncelikle idrar kültüründen yararlanılıyor. Diğer tanı yöntemi de idrar yollarına yönelik ultrasondur ve çocuklar ve bebekler için güvenlidir. Böbrek kanallarında genişleme, mesanede kalınlaşma ultrasonda tespit edilebilir. İlk aşamada hastalığa dair soru işareti oluşan vakalarda, işeme sintigrafisi ya da işeme grafisi dediğimiz görüntüleme yöntemlerinden yararlanırız. Burada, mesaneye verilen ilaçla çocuğun işemesi sırasında böbreğe kaçıp kaçmadığını görmeye çalışırız. Bu da oldukça güvenli bir yöntemdir. Daha ileri vakalarda hastalığın böbrekler üzerinden yarattığı hasarı görmek için böbrek sintigrafisinin (DMSA) yapılması gerekir.”