Yargıtay Kime Kimlere Hizmet Ediyor
FETÖ'nün yargıdaki "taktiksel beyin takımı"nda yer aldığı belirtilen eski Adalet Akademisi Başkanı ve eski Yargıtay üyesi Hüseyin Yıldırım, Yargıtay 9. Ceza Dairesinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonucu 17 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
Eyleminin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğu ve bu suçtan üst sınıra yakın ceza belirlenmesi gerektiği halde suç vasfının tayininde hataya düşülmek suretiyle silahlı terör örgütü yöneticisi olma suçundan cezalandırılmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verdi.
Bozma kararı sonrası dosya Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne geldi. Daire, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun bozma kararına oybirliği ile direnilmesine karar verdi. Dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gönderildi. Ceza Genel Kurulu, Hüseyin Yıldırım hakkında örgüt üyeliğinden ceza verilmesi yönünde karar verdi. Dosyanın önümüzdeki günlerde yeniden Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne geleceği öğrenildi.
"İÇKİ İÇEBİLİRSİNİZ" Yargıtay Ceza Genel Kurulu, yargı camiasında şaşkınlıkla karşılanırken, Yıldırım'ın öğrenciliği döneminde İzmir'de ışık evleri denen cemaat evlerinde kaldığı, 1997 yılı ve sonrasında cemaat sohbet gruplarına Cebeci, Etlik ve Kurtuluş'ta bulunan evlerde sohbet verdiği, tedbir amaçlı olarak, namazları cem edebilecekleri, içkili ortamlarda çok zor durumda kalırlarsa az bir miktarda içki kullanabileceklerine, eşi kapalı olanların başlarını açmaları gerektiği, gümüş yüzük takılmaması gerektiğine dair ruhsatlar verdiği, katılanlardan bekarlardan yüzde 15, evlilerden yüzde 10 oranında himmet talep ettiği soruşturma dosyasına yansımıştı.
BAKANLIKTAKİ ÜST DÜZEY ATAMALARDA ETKİN ROL OYNADI Adalet Bakanlığında görev yaptığı dönemde, Dursun Murat Cevher, Ali Kaya, İbrahim Okur, Ahmet Hamsici, Birol Erdem ve daha sonra Mustafa Kemal Özçelik ile Engin Durnagöl'ün de katıldığı sohbet toplantılarının düzenlendiği ve himmet toplama işini bizzat Yıldırım'ın yaptığı belirlenen Yıldırım'ın, 1980, 1985'li yıllardan beri cemaatin içinde olduğu ve cemaatçi olarak bilindiği, cemaat içerisinde saygı duyulan ve sohbet grupları itibariyle de etkin birisi olduğu, işin siyasetini yürüttüğü, taktisyen bir zekaya sahip olduğu, grup içerisinde en cemaatçi olarak görüldüğü dava dosyasında yer aldı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin direnme kararında, terör örgütü tanımının yeniden yapılmasına ve "silahsız terör örgütü" tanımına yer verilmesine yönelik 2002 yılında yürütülen çalışmanın yasalaşmaması için Bakanlıkta görevli diğer FETÖ mensuplarıyla birlikte yoğun kulis faaliyeti yürüten Yıldırım'ın, Bakanlıktaki kadrolara atamalarda ve mevcutların üst görevlere yükselmesinde İbrahim Okur, Ahmet Hamsici ve Birol Erdem ile birlikte etkin rol oynadığı tespitlerine yer verildi.
CEMAATÇİ OLMAYANLARI ÇIKARTTI YERİNE FETÖ MENSUPLARINI ATADI Eski Adalet Akademisi Başkanı olan Yıldırım'ın 2008 yılında bir süre kaldığı Çukurambar'da bulunan örgüt evinde örgütün yargı imamı olarak nitelenen Ahmet Can'ın zaman zaman verdiği sohbet toplantılarına katıldığı, 2009 Eylül ayında Bakanlığın değişik birimlerine atanacak 6 daire başkanlığından FETÖ mensubu olmayan 3'ünün çıkarılarak yerine örgüt üyesi olanların dahil edilmesine ve dolayısıyla da FETÖ mensuplarının atanmasına önemli katkı yaptığı belirtildi.
FETÖ ELEBAŞINI ZİYARET ETMİŞ Kararda, Yıldırım'ın, 2009 yılında Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü Zeki Yıldırım, Strateji Daire Başkanı Akın Çakın ile birlikte tanık Fazlı Kazak ve Yunus Özbey'in rehberliğinde Pensilvanya'ya giderek FETÖ elebaşını ziyaret ettiği vurgulanırken, 2010 Anayasa değişikliği sırasında HSYK üyelerinin seçiminde tek oy sisteminin riskli olduğu yönünde fikir beyan edip Ahmet Hamsici ve Galip Tuncay Tutar gibi örgütün etkin mensuplarıyla birlikte kulis yaptığı kaydedildi.
Ayrıca, 2010 Anayasa değişikliğine yönelik düzenlemede yer alan tek oy sisteminin Anayasa Mahkemesince iptalini takiben cemaati temsilen Galip Tuncay Tutar, Çetin Şen, Muzaffer Bayram ve Yıldırım'ın birlikte o dönem Bakanlık bürokrasisinde etkili olan ve Müsteşar Ahmet Kahraman'ın adli yargıyı organize etmesi için görevlendirdiği İbrahim Okur ve idari yargıyı organize etmesi için görevlendirdiği Birol Erdem'e müracaatla listeye kendi mensuplarının alınması halinde kazanma şansının bulunduğu yönünde çalışma yaptıkları, inandırıcı olma ve YARSAV içerisinde de güçlü olduklarını gösterme adına YARSAV Başkan Yardımcısı FETÖ/PDY mensubu Murat Arslan ile bu kişileri görüştürdükleri tespitlerine yer verildi.
Yıldırım'ın, 2010 HSYK üye adaylarının belirlenmesi aşamasında cemaatin önde gelen ve etkin temsilcilerinden olarak toplantılara katıldığı, adayların belirlenmesinde rol aldığı, Nesibe Özer gibi isimleri refere ettiği, aynı şekilde Yargıtay ve Danıştay'a cemaate mensup üyelerin belirlenmesinde etkili rol oynadığı belirtildi.
ÖRGÜTÜN TAKTİKSEL BEYNİ Tutuklu yargılanan Yıldırım'ın örgütün taktiksel beyni olduğu, Yargıtay'da görev yaptığı dönemde daire başkanlık seçimlerinde adayların kendisinden icazet aldıktan sonra adaylıklarını ilan ettiği, bu ziyaretlerin Adalet Akademisi Başkanı olduktan sonra da örgüt lehine olan faaliyetlerini sürdürdüğü, Mehmet Murat Yardımcı, Ayşe Neşe Gül, Yalçın Şahinkaya gibi birçok örgüt mensubunun akademi kadrolarına geçmesini sağladığı, Akademi'de ders verenlerin bu yapıya mensuplardan seçildiği, görev yaptığı dönemde sınıf temsilcilerinin cemaatten kişilerden seçilmesine gayret gösterdiği, düzenlenen yemek ve gezi gibi sosyal faaliyetlerle adayların cemaate kazandırılmasına çalışıldığı kaydedildi.
SOSYAL ÇEVRESİNDE "CEMAATİN İMAMI" OLARAK KONUŞULUYOR Yıldırım'ın sosyal çevresinde hakkında "cemaatçi", "cemaatin önde gelen ismi", "bizden", "abimiz", "cemaatin imamı" diye konuşulduğu belirtildi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, kararında, "Sanığın, örgüte bilerek ve isteyerek katıldığı, örgütün niteliği ve amaçlarını baştan itibaren bildiği, örgütün bir parçası olmayı istediği ve bu amaçla faaliyet gösterdiği, yönetici olarak örgüt üyelerini yönlendirdiği, örgüt içerisinde olma iradesinin devamlılık gösterdiği, örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt olduğunu bilerek üye/yönetici olmak kasıt ve iradesi ile hareket ettiği, böylece sanık açısından atılı silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluştuğu kanaatine varılmıştır" denildi