61. Fussilet - Ayrıntılı Süresi

1.Hâ, Mîm.
 

2.Kuran Rahman ve Rahîm olan Allah tarafından indirildi..
 

3.Bilgi ile donanmış bir toplum için Kuran ayetleri, müjdeleyeci ve uyarıcı vede arapça olarak ayrıntılı kılınmış bir kitaptır Kuran.
 

4.Onların pek çoğu Kuran'dan yüz çevirdi; kulak verip dinlemezler onlar.
Dediler ki: Bizi çağırdığı o şeye karşı kalplerimiz kılıflar içinde; kulaklarımızda bir ağırlık, seninle bizim aramızda da bir perde var. O halde, sen işini yap, muhakkak biz de işimizi yapacağız.
 

5.De ki: Ben sadece sizin gibi bir insanım. İlahınızın bir tek ilah olduğu bana vahyediliyor. O halde şaşıp sendelemeden Allah'a yönelin ve Allah'tan af dileyin.


6.Yaratan Yüce Allah'a ortak koşanların vay haline!
Onlar zekâtı vermezler.
Ölüm sonrası hayatı inkâr edenler de onlardır.
İman edip iyiliğe ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onlar için minnet altına sokmayan bir ödül vardır.
 


7.De ki: Siz, yer küreyi iki günde yaratana gerçekten nankörlük edip, Allah'a ortaklar mı koşuyorsunuz? Yaratan Yüce Allah Ka'natta ki tüm alemlerin Rabbi'dir
 

8.Yüce Allah, yeryüzüne, denge ve dayanıklılık sağlayan dağları üstünden yerleştirdi. Onda bereketlere vücut verdi.
 

9.Yaratan Yüce Allah; İsteyip duranlar için eşit miktarda olmak üzere azıkları dört günde takdir edip düzenledi. Sonra buhar ve duman halindeki göğe yöneldi de ona ve yerküreye şöyle seslendi: İsteyerek veya istemeyerek gelin ve onlar şöyle dediler: "İsteyerek geldik!
 

10.Böylece onları, iki günde yedi gök halinde takdir edip her göğe kendi iş ve oluşunu vahyetti. Ve ben, arza en yakın göğü kandillerle ve bir korumayla donattım. İşte bunlar Azîz ve Alîm olan Yaratan Yüce Allah'ın takdiridir.


11.Yüz çevirirlerse şöyle de: Sizi, Âd ve Semûd'a çarpan yıldırıma benzer bir yıldırıma karşı uyarıyorum. Hani, resuller onlara önlerinden, arkalarından gelerek şöyle demişlerdi: Allah'tan başkasına ibadet ve kulluk etmeyin! Şöyle cevap vermişlerdi: Eğer Rabbimiz isteseydi, kesinlikle melekler indirirdi. Bu yüzden biz sizinle gönderileni tanımıyoruz.
 

12.Âd toplumu yeryüzünde haksız bir biçimde büyüklük tasladı da şöyle dediler: Bizden daha güçlü kim var? Onlar, kendilerini yaratan Allah'ın, evet Allah'ın onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Bunlar, benim ayetlerime de karşı çıkıyorlardı. Ben de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o uğursuz günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdim.
Âhiretin azabı elbette ki daha rezil edicidir ve üstelik onlar hiçbir yardım da görmeyeceklerdir.
 

13.Semûd'a gelince, ben onlara kılavuzluk ettim ama onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Bunun üzerine, kazandıkları yüzünden, alçaltıcı azabın yıldırımı onları yakaladı. İnananları kurtardım, çünkü onlar korunuyorlardı.
 

14.Gün olur, Allah'ın düşmanları, düzenli bir biçimde biraraya toplanıp ateşe sürülürler. Nihayet, Mahşer yerine geldiklerinde kulakları, gözleri, derileri, yapıp ve ettikleri hakkında onlar aleyhine tanıklık edecektir. Derilerine: Aleyhimizde neden tanıklık ettiniz? derler. Derileri derler ki: O herşeyi konuşturan Yaratan Yüce Allah konuşturdu bizi.
Hani, sizi ilk seferinde de Allah yaratmıştı ya!
Ve siz mutlak Allah'a döndürüleceksiniz.
 

15.Siz, işitme gücünüzün, gözlerinizin, derileriniz aleyhinize yapacağı tanıklıktan gizlenemezsiniz.Tam aksine siz, yaptıklarınızdan birçoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyor ama yanılıyorsunuz.
İşte, Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınız sizi mahvetti de hüsrana uğrayanlardan oldunuz. Şimdi eğer dayanabilirlerse, barınakları ateştir.
Yok eğer özür dileyip hoşnutluk sağlamak istiyorlarsa, özürleri  kabul edilmeyecektir.
 

16.Ben onları birtakım yakınlarla ve dostlarla çevreleyip sardım da onlar, önlerinde ve arkalarında ne varsa bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önceki cin ve insan ümmetleri için hak olan söz, bunlar aleyhine de hak oldu. Çünkü bunlar, hüsrana uğrayanlardı.
 

17.İnkâr edenler dediler ki: Şu Kur'an'ı dinlemeyin, Kuran okunurken yaygara koparın ki, galip gelesiniz. Yemin olsun, o inkârcılara şiddetli bir azabı tattıracağım ve elbette ki onları, yapıp ve ettiklerinin en kötüsüyle cezalandıracağım. İşte bu, Allah düşmanlarının cezası olan ateştir.
Ayetlerime karşı çıkmalarından ötürü, orada kendileri için sürekli kalaçakları cehennemde yerleri mutlaka var olacaktır.
 

18.O küfre sapanlar şöyle diyecekler: Rabbimiz, cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster ki, onları ayaklarımızın altına alalım da en aşağıda kalanlardan olsunlar.


19.Şu bir gerçek ki, Rabbimiz Allah'tır deyip sonra hiç şaşmadan yol alanlar üzerine, melekler ha bire iner de şöyle derler: Korkmayın, üzülmeyin ve size vaat edilen cennetle sevinin. Biz sizin, dünya hayatında da âhirette de dostlarınızız. Cennette sizin için nefislerinizin arzuladığı her şey var.
Gafûr ve Rahîm Allah'tan bir ikram olarak...,orada sizin için her şey var.
 

20.Allah'a çağırıp ve yakarıp hayra ve barışa yönelik iş yapan ve Ben, Müslümanlardanım vede Allah'a teslim olanlardanım diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır?
 

21.Güzellikle çirkinlik ve iyilikle kötülük bir olmaz!
Kötülüğü, en güzel tavırla savarsan o zaman görürsün ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sımsıcak bir dost gibi oluvermiştir.
 

22.Böyle bir tavra, sabredenlerden başkası ulaştırılmaz.
Böyle bir tavra, büyük nasip sahibinden başkası ulaştırılmaz.
 

23.Eğer şeytandan gelen kötü bir dürtü seni dürtecek olursa hemen Allah'a sığın! Çünkü en iyi işiten ve en iyi bilen Yaratan Yüce Allah'tır.
 

24.Gece ve gündüz, Güneş ve Ay onun ayetlerindendir.
Eğer sadece Allah'a kulluk ve ibadet ediyorsanız, Güneş'e, Ay'a secde etmeyin.
Güneşi Ayı ve dahası da Kainatı Yaratan Yüce Allah'a secde ederler.
Eğer onlar büyüklük taslarlarsa, bilsinler ki Rabbinin yanında bulunan melekler, gece gündüz hiç usanmadan Rablerini tespih ederler.


25.Sen, toprağı huşû halinde boynu bükük görüyorsun ya, işte o da Allah'ın ayetlerindendir. Onun üzerine suyu indirdiğimde, o titrer ve kabarır.
Hiç kuşkusuz, onu dirilten Muhyi ölüleri de mutlaka diriltecektir.
Allah her şeyin üzerinde güç sahibidir.
 

26.Ayetlerim hakkında eğri ile doğruyu birbirine katıp karıştıranlar, benden asla gizli kalmazlar.
 

27.Şimdi, ateşin içine atılan mı hayırlıdır, kıyamet günü güven içinde gelen mi?
Dilediğinizi yapın. Allah, yapıp ettiklerinizi iyice görmektedir.
 

28.Onlar, o zikiri ve Kur'an'ı kendilerine geldiğinde inkâr ettiler.
Halbuki o, eşsiz yücelikte bir Kitap'tır. Bâtıl Kuran'nın, ne önünden nede arkasından gelemez. Kuran Hakîm ve Hamîd Allah tarafından indirilmiştir.
 

29.Senin için söylenen, senden önceki resuller için söylenenden başka şey değildir. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin hem çok affedicidir hem de acıklı bir azabın sahibidir.
 

30.Eğer ben onu arap’a yabancı dilde bir Kur'an yapsaydım, elbette şöyle diyeceklerdi: Ayetleri ayrıntılı kılınmalı değil miydi? Arap'a yabancı dil mi? İster yabancı dilde, ister Arapça! De ki: O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır. İnanmayanlara gelince,onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve Kur'an, onlar için bir körlüktür.
Böylelerine, çok uzak bir mekândan seslenilmektedir.
 

31.Yemin olsun, ben Mûsa'ya Kitap'ı verdim de onda ihtilafa düşüldü!
Eğer Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi.
Hiç kuşkusuz, onlar, Kur'an hakkında, sürekli işkillendiren bir kuşku içindedirler.
 

32.Kim hayra ve barışa yönelik bir iş yaparsa kendi lehinedir.
Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir.
Rabbin, kullara asla zulmetmez.
 

33.Kıyamet saatine ilişkin bilgi, Allah katında dır.
Allah'ın ilmi dışında meyveler kabuğundan çıkamaz, bir dişi gebe kalamaz ve doğuramaz.
 

34.Allah Ortaklarım nerede diye seslendiği gün, şöyle diyeceklerdir: Bizden hiçbir tanık olmadığını sana arz ederiz. Daha önce yakarıp durdukları, onlardan uzaklaşıp kaybolmuştur. Kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır.
 

35.İnsan, iyilik istemekten ve iyilik için dua etmekten bıkıp usanmaz.
Kendisine bir şey dokunmaya görsün; hemen ümidini keser, yıkılır.
Eğer kendisine dokunan bir zorluktan ve zarardan sonra bizden bir rahmet tattırsak, yemin olsun şöyle diyecektir: Bu benim hakkım! Zaten Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Rabbime döndürülmüş olsam da şüphesiz, Allah'ın katında benim için şaşmaz güzellikler vardır.
Yemin olsun, ben o nankörlük edenlere, yapıp ettiklerini haber vereceğim.
Yemin olsun, o çetin azabı onlara tattıracağım.


36.İnsana nimet verdiğimde yüz çevirir, yan yatar.
Kendisine şer dokununca, hemen duaya koyulur.
 

37.De ki: Söyleyin bakalım, o Kur'an Allah katından ise, siz de onun üstünü örttünüzse, o dönüşü olmayan kopukluğa düşenden daha sapık kim vardır?
Onlara ayetlerimi ufuklarda ve öz benliklerinin içinde göstereceğim.
Ta ki, onun hak olduğu kendilerine ayan ve beyan belli olsun.
Kendisinin her şey üzerinde bir tanık oluşu, senin Rabbine yetmez mi?
 

38.Dikkat edin, onlar Rablerine kavuşma konusunda bir şüphe içindedirler.
Gözünüzü açın! Allah Muhît'tir, herşeyi çepeçevre kuşatmıştır.