54. Hicr Halkı Süresi

1.Elif, Lâm, Râ.
 

2.İşte sana o Kitap'ın ve açık anlatımlı Kur'an'ın ayetleri.
 

3.O küfre batmış olanlar zaman zaman, keşke Müslüman olsaydık diye derin bir özlem duyarlar. Bırak onları yesinler, nimetlenip zevk etsinler ve sonu gelmez arzu kendilerini oyalasın ama yakında bilecekler.


4.Ben hiç bir yurt ve medeniyeti, belirlenmiş bir yazgısı olmaksızın ortadan kaldırmadım.


5.Hiçbir ümmet kendisi için belirlenen sürenin ne önüne geçebilir ne de o süreyi geriletebilir.


6.Şöyle haykırdılar: Hey kendisine o zikir ve Kur'an indirilen sen gerçekten tam bir delisin. Eğer doğru sözlülerdensen hadi getirsene o melekleri.
 

7.Ben o melekleri ancak ve ancak hak üzere, hak bir yolla indirir ve o zaman inkârcılara göz açtırmam. Hiç kuşkusuz, o zikiri ve Kur'an'ı ben indirdim. Ben; her hal ve şartta Kuran'ı  muhakkak koruyacak olanım.


8.Yemin olsun ki, ben senden öncekilerin o ilk kümeleri içine de aracılar gönderdim! Onlara Allah’ın elçisi gelir gelmez, onunla mutlaka alay ederlerdi.
Ben ona ve günaha batmışların gönüllerine böyle bir yol veririm.


9.Yaratan Yüce Allah'a inanmazlar. 
Oysaki, öncekilerin yol ve yöntemleri gözlerinin önünden geçmiştir.


10.Üzerlerine gökten bir kapı açsak da oradan yükseliyor olsalardı.
Kesinlikle şöyle diyeceklerdi: Bizim gözlerimiz döndürüldü, bakışlarımız sarhoş edildi. Belki de biz büyüye çarptırılmış bir toplumuz. Yemin olsun, ben gökte yıldızlardan burçlar oluşturup evreni ve yıldızları, seyredenler için süsledim. Evreni ve Yıldızları, her kovulup taşlanmış şeytandan korudum. 
Ancak kulak hırsızlığı eden olur; onun peşine de parlak bir ateş alevi düşer.
 

11.Yeri yayıp döşedim, ona kuvvetli dağlar diktim ve içinde ölçülü ve ahenkli her şeyden bitirdim. Orada sizin için ve rızıklandırıcısı siz olmadığınız kimse için geçimlikler yarattım.
 

12.Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri benim yanımda olmasın.
Ama ben onu ancak belirli bir ölçüde ve bir kaderle indiririm.
 

13.Rüzgârları dölleyiciler olarak gönderdim ve gökten bir su indirdim de onunla sizi suladım. Onların depolayıcıları siz değilsiniz.
Ben, elbette ben ,hayat veriyor ve elbette ben öldürüyorum.
Benim vâris olan ve mirasçı kalan.
Yemin olsun, sizin önden gidenlerinizi ve geriye kalanları da bilirim.
Hiç kuşkusuz, Rabbindir, onları haşredecek olan.
Yaratan Yüce Allah Hakîmdir.
 

14.Yemin olsun, ben insanı; kuru çamurdan, değişken ve cıvık bir balçıktan yarattım. Cini ve İblis'i de daha önce kavurucu ateşten yaratmıştım.


15.Hatırla o zamanı ki Rabbin meleklere; Ben, kupkuru bir çamurdan, değişken, cıvık balçıktan bir insan yaratacağım ve onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın demişti.
İblis müstesna Meleklerin tümü,toplu halde secde ettiler.
İblis, secde edenlerle beraber olmaya karşı çıktı.
Allah dedi ki: Ey İblis! Sana ne oluyor da secde edenlerle beraber olmuyorsun?
Şeytan dedi ki: Kuru bir çamurdan, değişken ve cıvık bir balçıktan yarattığın bir insana secde etmek içinmi beni var ettin.
Allah buyurdu: Öyleyse çık oradan, çünkü kovuldun.
Din gününe kadar üzerinde lanet var.
Şeytan dedi ki: Rabbim, insanların diriltileceği güne kadar bana süre ver.
Yaratan Yüce Allah buyurdu: Bilinen vaktin gününe kadar süren var
Hadi süre verilenlerdensin
Şeytan dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana yemin ederim ki, yeryüzünde onlar için mutlaka süslemeler yapacağım. İçlerinden yalana sapmamış, samimi kulların müstesna onların tümünü kesinlikle azdıracağım.
 

16.Yaratan Yüce Allah buyurdu: İşte bana varan dosdoğru yol budur.
Azgınların seni izleyenleri müstesna benim kullarım aleyhine senin elinde hiçbir güç ve kanıt olmayacak ve Cehennem onların tümünün şaşmaz buluşma yeridir.
Cehennemin yedi kapısı vardır ve her kapıya onlardan bir bölük ayrılmıştır.
 

17.Sakınılması gereken şeylerden sakınanlar ise cennetlerde pınarlar içindedir.
Güvene kavuşmuş olarak selamla girin cennetinize.
Göğüslerindeki düşmanlığı çekip almışımdır.
Köşkler ve divanlar üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olmuşlardır.
Orada kendilerine zahmet ve yorgunluk dokunmaz.
Oradan çıkarılmazlar da.


18.Haber ver kullarıma: Hiç kuşkusuz benim, evet benim, Gafûr ve Rahîm olan Allah. Benim azabım acıklının ta kendisidir.
 

19.Onlara İbrahim'in misafirlerinden bahset.
Hani onun yanına girmişlerdi de Selam demişlerdi.
İbrahim de Biz sizden korkuyoruz diye konuşmuştu.
Korkma.. biz sana bilgin bir oğlan müjdeliyoruz. dediler.
İbrahim dedi: İhtiyarlık yakama yapıştıktan sonra mı bana müjde veriyorsunuz!
Neye dayanarak müjde veriyorsunuz?
Elciler dediler ki: Hakk'a dayanarak müjdeledik sana, sakın ümitsizliğe düşenlerden olma. İbrahim Dedi ki: Sapıtmışlardan başka kim ümit keser Rabbin rahmetinden!
 

20.Amacınız nedir ey elçiler, diye sordu İbrahim
Elciler dediler ki: Biz günahkâr bir topluluğa gönderildik.
 

21.Yalnız Lût'un ailesi suçlu değildir.
Lût'un karısı hariç biz onların hepsini kurtaracağız
O günahkârlarla geride kalacaktır.
Öyle takdir ettik.
Elçiler Lût ailesine geldiklerinde,
Lût: Siz tanınmayan kimselersiniz. dedi.
Elciler dediler: Sana öyle bir şey getirdik ki, onun hakkında kuşkulanıp duruyorlardı. Biz, özü ve sözü doğru olanlarız ve sana gerçeği getirdik.


22.Gecenin bir yerinde aileni yola çıkar.
Sen de arkalarından onları izle.
Hiçbiriniz geri dönüp bakmasın.
Emredildiğiniz yere kadar gidin.
Ona şu emri bir hüküm olarak ilettik: Şunlar, kökleri kesilmiş olarak sabahlayacaklardır.


23.Şehir halkı geldi.
Müjdelenmiş olmanın sevincini yaşıyorlardı.
Lût dedi: Bunlar benim konuklarımdır, aman beni utandırmayın!
Allah'tan korkun, beni rezil etmeyin.
Elciler dediler: Seni elâlemin işiyle uğraşmaktan men etmemiş miydik?
Lût dedi: Eğer bir şey yapacaksanız, işte kızlarım!
 

24.Senin ömrüne yemin olsun ki onlar, kendi sersemlikleri içinde bocalıyorlardı.
Nihayet o korkunç titreşimli ses, onları güneş doğarken yakaladı.
O kentin üstünü altına getirdim ve üst düzeydekileri alt düzeye indirdim ve üzerlerine pişmiş çamurdan taşlar yağdırdım.
Hiç kuşkusuz, bunda, işaretlerden anlam çıkaranlar için ibretler vardır.
O kentin izleri ve işaretleri, hâlâ işleyen bir yol üzerindedir.
İnananlar için bunda elbette bir ibret vardır.


25.Eyke halkı da gerçekten zalim insanlardı. 
Onlardan intikam aldık.
 

26.Her ikisi önde, belirgin bir biçimde durmaktadır.
 

27.Yemin olsun, Hicr halkı da gönderilen elçileri yalanladı.
Ayetlerimi onlara verdim ama onlarda yüz çeviriyorlardı.
Dağlardan güvenli güvenli evler yontuyorlardı.
Korkunç titreşimli ses onları da sabaha girecekleri sırada yakaladı.
Kazanıp durdukları şeylerin kendilerine hiçbir yararı olmadı.


28.Ben gökleri, yeri ve bunların arasındakileri hak olarak yarattım.
 

29.O kıyamet saati elbette gelecektir.
 

30.Şimdi sen, uzanan elleri tut, güzel davran.
 

31.Kuşkusuz senin Rabbin, evet o, her şeyi hiç durmadan Yaratan Yüce Allah'tır ve en iyi şekilde her şeyi bilir.
 

32.Yemin olsun ki, ben sana ikişerlerden ve ikililerden vede iç içe kıvrımlar halindeki çift mânalılardan yedi taneyi ve şu büyük Kur'an'ı verdim.


33.Sakın, onlardan bazı çiftlere verdiğim nimet ve zevklere gözlerini dikme.
Onlar için tasalanma da. Allah'a kendini teslim eden inanmışlar için sen kanadını indir ve de ki: Ben, evet ben, apaçık konuşan bir uyarıcıyım!
 

34.Aynı şekilde, o bölücülere ve yemin edip duranlara da deliller indirmiştim.
Onlar ki Kur'an'ı parça parça, bölük bölük, falcılık aracı yaptılar.
Rabbine yemin olsun ki, biz onları toplu halde sorgu suale çekip hepsinden yapıp ettiklerinden mutlak hesap soracağım.


35.Emrolunduğun şeyi, kafalarını çatlatırcasına tebliğ et; şirke bulaşmışlara aldırma. Alay edip eğlenenlere karşı ben sana yeterim.
Allah ile beraber başka tanrılar benimseyenler yakında bilecekler.


36.Yemin olsun ki, onların söyledikleri yüzünden senin göğsünün daraldığını biliyorum.
 

37.Şimdi sen, Rabbine hamt ile tespih et ve secde edenlerden ol! 
Sana şaşmaz ve kesin bilgi gelinceye kadar Rabbine ibadet et!