HİZBULLAH LUBNAN'I UYUŞTURUCU MERKEZİ HALİNE GETİRDİ

UYUŞTURUCU 25.11.2021 - 14:50, Güncelleme: 14.02.2024 - 06:37 1380+ kez okundu.
 

HİZBULLAH LUBNAN'I UYUŞTURUCU MERKEZİ HALİNE GETİRDİ

Hizbullah'ın, devlet otoritesinin zayıf olması, kolay erişim sağladığı limanlar ve elinde tuttuğu bölgelerde kurduğu tesisler vasıtasıyla Lübnan'ı uyuşturucu üretimi ve sevkiyatının merkezine dönüştürdüğü ileri sürülüyor. Benzer iddialar geçtiğimiz yılda gündeme gelmiş konuyu belgeleyen Lübnanlı gazeteci yurtdışına kaçmak zorunda kalmıştı. AA muhabiri, Körfez ile Lübnan arasındaki ilişkilerin kopmasına sebebiyet veren Hizbullah'a ait olduğu iddia edilen ve Lübnan'da imal edilen captagon hapı ile Hint keneviri ekimi hakkında hükümet yetkilileri ve uzmanlarla görüştü.

Başta Suudi Arabistan olmak üzere Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Kuveyt ve Bahreyn 29-30 Ekim'de Lübnan ile tüm diplomatik ilişkileri kestiklerini duyurmuştu. Körfez ülkelerinin Beyrut ile ilişkilerini kesmesinin ardındaki ana sebepler arasında İran-Suudi Arabistan arasındaki bölgesel çekişme ve Lübnan'dan söz konusu ülkelere ihraç edilen uyuşturucu yer alıyor. Riyad'a göre Lübnan'ın tüm gümrük kapıları ve limanlarını ele geçiren Hizbullah, istediği şekilde dünyaya uyuşturucu sevkiyatı yapabiliyor. AA muhabiri, Körfez ile Lübnan arasındaki ilişkilerin kopmasına sebebiyet veren Hizbullah'a ait olduğu iddia edilen ve Lübnan'da imal edilen captagon hapı ile Hint keneviri ekimi hakkında hükümet yetkilileri ve uzmanlarla görüştü. Uyuşturucu merkezine dönen bekaa vadisi! Ülkenin tam orta kesiminde yer alan Bekaa Vadisi, Baalbek vilayetine bağlı bir bölge. Çoğunlukta Şii ve Sünni Araplar ile az sayıda Hristiyan'ın ikamet ettiği Bekaa Vadisi'nde güvenlik kontrolü görünürde Lübnan ordusu ve polisinde olsa da buradaki en etkin taraf Hizbullah ve onun milisleri. Bekaa'nın yanı sıra Hizbullah'ın uyuşturucu üretim merkezi olduğu iddia edilen bir başka yer Hermel bölgesi. Bu iki bölgedeki çiftçiler, yıllardır herhangi bir engellemeye veya cezai yaptırıma maruz kalmadan rahat bir şekilde uyuşturucuda kullanılmak üzere Hint keneviri ekiyor. Lübnan İçişleri Bakanlığına bağlı İç Güvenlik Kurumunda 37 yıl görev yaptıktan sonra emekli olan Tümgeneral Naci Malayib, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bekaa ve Hermel'de üretilen Hint kenevirinin bazı işlemlerden sonra Hizbullah tarafından uyuşturucu olarak piyasaya sunulduğu söyledi. Hint kenevirinin yanı sıra uyuşturucunun ana maddesi olan afyon ve "fakirlerin kokaini" olarak tabir edilen captagon haplarının üretiminin de Hizbullah'ın elinde tuttuğu bölgelerde yapıldığını belirten Malayib, "Devlet güçlerinin oluşturduğu güvenlik boşluğundan dolayı Hizbullah, özellikle Lübnan ve Suriye sınırı üzerinde hem ekim hem de uyuşturucu ticareti yapıyor." ifadelerini kullandı. Captagon haplarının Suriye sınırı üzerinde Hizbullah'ın elindeki bölgelerde rahatlıkla imal edildiğini aktaran Malayib, Hizbullah'ın Suriye'de üretilen uyuşturucuyu resmi ya da gayriresmi geçiş noktalarından Lübnan'a soktuğunu ve ardından Beyrut Limanı'ndan istenilen ülkeye sevk ettiğini kaydetti. Malayib, "Avrupa, Afrika ve Körfez ülkelerine giden hapların çıkış noktasının Lübnan olduğu çok bariz ve bilinen bir gerçek." dedi. Lübnan Tarım Bakanı Abbas Hacı Hasan, 15 Kasım'da AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bekaa Vadisi'nde üretilen Hint keneviri için "yeşil altın" benzetmesi yaparak dolaylı olarak kenevirin bu bölgede üretildiğini kabul etmişti. Hasan, Hint kenevirinin uyuşturucuda değil tıp ve endüstri sektöründe kullanılması için çiftçilere lisans verilmesi çalışmaları yapıldığını belirtmişti. Tarım Bakanı'na göre Lübnan'da 1 milyar dolarlık gelir getirebilecek bir Hint keneviri ekimi potansiyeli söz konusu. İsminin açıklanmasını istemeyen Lübnan İçişleri Bakanlığından üst düzey bir yetkili ise halihazırda kenevirin tamamen yasak olduğunu, ekilen kenevirin imha edilmesi gerektiğini, ancak devlet otoritesinin olmaması nedeniyle müdahale edilemediğini söyledi. Bekaa'da kilosu 400 dolar Orta Doğu'daki birçok ülke gibi Lübnanlı çiftçiler de susuzluk ve artan kuraklık nedeniyle az su tüketen ve geliri yüksek tarım ürünlerinin ekimine yöneliyor. Bekaa Vadisi'ndeki çiftçilerin verdiği bilgilere göre bu bölgede en iyi yetişen tarım ürünleri arasında kenevir de yer alıyor. Yılda sadece 3 defa sulanan kenevir için herhangi bir gübre de kullanılmıyor. Vadide sahip olduğu arazi üzerinde kenevir eken Lübnanlı Hristiyan çiftçi George Fahuri, "Hint kenevirinin kilosu tarlada ortalama 400 dolar ancak yurt dışına çıkınca bu fiyat 3 bin dolara ulaşıyor." dedi. Keneviri kime, nasıl sattıklarına ilişkin soruya Fahuri, "Uyuşturucu tacirleri, çiftçilerden keneviri aracı yoluyla alıyor. Kimse onlarla bağlantıya geçmiyor." yanıtını verdi. Fahuri, çiftçilere kenevir üretimi için yasal izin verilmesi halinde kilosunun bin dolara yükseleceği, çiftçinin de hem uyuşturucu için kenevir ekmeyeceği hem de daha çok para kazanacağı yorumunu yaptı. Hizbullah ve Suriye rejiminin uyuşturucu tesisleri Lübnan'da uzun yıllardır Hizbullah'ın uyuşturucu ile ilişkisini araştırıp çeşitli makaleler yazan gazeteci Tony Boulos, Hizbullah'ın uyuşturucuyu sadece Lübnan'da değil Suriye'de elinde tuttuğu bölgelerde de ürettiğini söyledi. Boulos'a göre Hizbullah Lübnan'daki kara, deniz ve hava limanlarındaki etkisini kullanarak uyuşturucu trafiğinde bölgesel olarak önemli bir merkez oluşturuyor. Suriye ve Lübnan'da üretilen veya imal edilen uyuşturucunun kolay bir şekilde paketlenip Beyrut Limanı'ndan dünyanın herhangi bir noktasına deniz yolu ile sevk edilebildiğini belirten Boulos, "Lübnan'dan paketlenen uyuşturucu elbise veya tarım ürünü olarak limandan yola çıkarılıyor. Lübnan'dan Körfez ülkelerine ihraç edilen tarım ürünlerinin takibini yapabilecek bir taraf yok. Bu gümrükler onların (Hizbullah'ın) denetiminde. Lübnan açık bir şekilde uyuşturucu trafiğinin merkezine dönüşmüş vaziyette. Bunun yanında Suriye de var. Suriye rejimi ve Hizbullah bu konuda iki önemli ortak." ifadelerini kullandı. Captagon üretimi konusunda Hizbullah'ın çok ileri bir seviyede olduğunu aktaran Boulos, "Hizbullah, ilaç veya tarım ürünü adı altında ithal ettiği ham madde ile Lübnan'ın farklı bölgelerinde kurduğu denetimsiz tesisler veya küçük işletmelerde hapı üretiyor. Hizbullah, hapın üretimi için gerekli olan tüm sanayi parçalarını da çok rahat bir şekilde ithal ettirebiliyor." dedi. Hizbullah'a ait hap üretim merkezlerinin sadece Bekaa Vadisi ile sınırlı olmadığını kaydede Boulos, "Lübnan'ın yanı sıra Suriye'deki bazı sınır bölgeleri de Hizbullah'ın elinde. Bu bölgeler resmen uyuşturucu için 'serbest pazar' gibi işlev görüyor. Orada üretilen uyuşturucu herhangi bir denetime tabi olmadan Lübnan'a sokuluyor ve tam tersi bir trafik de söz konusu." diye konuştu. Suudi Arabistan'ın Beyrut Büyükelçisi Velid el-Buhari, Nisan 2021'de yaptığı açıklamada, son 6 yılda Lübnan'dan 600 milyon uyuşturucu hapının Suudi Arabistan'a sokulmak istendiğini belirtmişti. Lübnan İç Güvenlik Teşkilatından emekli Albay Adil Maşmuşi, mayıs ayında katıldığı bir televizyon programında, Lübnan'da Hizbullah'ın denetimindeki bölgelerde yaklaşık 20 adet captagon hap üretim tesisi bulunduğu bilgisini vermişti. Hizbullah'ın captagon ile ilişkisinin Suriye'de 2012'de patlak veren iç savaşla başladığı ifade ediliyor. ABD merkezli açık kaynaklara göre daha önce hiperaktivite bozukluğu ve depresyona karşı bir ilaç kullanılan hap, Hizbullah'ın 2012'deki Suriye savaşına müdahil olmasıyla birlikte üretilmeye başlandı. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisinden (UNODC) uzman Thomas Pietschmann, 25 Ekim'de BAE merkezi The National News'e yaptığı açıklamada, Lübnan ve Suriye'nin son yıllarda bölgenin en büyük captagon üreticisi haline dönüştüğünü söylemişti. - Hizbullah Güney Amerika'daki Lübnan diasporasından istifade ediyor Resmi olmayan verilere göre Lübnan asıllı yaklaşık 5 milyon kişi Güney Amerika'daki farklı ülkelerde ikamet ediyor. ABD ve Avrupa ülkelerinin narkotikle mücadele servislerinin faklı tarihlerde paylaştığı raporlara göre Hizbullah'ın sadece Orta Doğu'da değil Güney Amerika'ya uzanan bir uyuşturucu bağlantısı söz konusu. Raporlar, Hizbullah'ın "üç sınır" olarak tabir edilen Paraguay-Arjantin-Brezilya gibi ülkelerde ikamet eden Lübnan kökenli kişiler üzerinden uyuşturucu sevkiyatı ve ticaretine dahil olduğuna işaret ediyor. Lübnanlı gazeteci Boulos da Hizbullah'ın uyuşturucu ağının Güney Amerika'ya kadar uzandığı kanaatinde. Güney Amerika'dan gelen uyuşturucunun deniz yolu ile direkt Beyrut Limanı'na indiğini belirten Boulos, "Beyrut Limanı'ndan kolayca Suriye-Irak ve İran'a ulaşan uyuşturucu daha sonra Asya ülkelerine naklediliyor. İran ve Hizbullah için uyuşturucunun Suriye ve Irak üzerinden sevk edilmesi oldukça kolay. Irak Hizbullah'ı da bu işin içinde." dedi. Hizbullah reddediyor! Hizbullah'ın uyuşturucu ticaretiyle adı son olarak Haziran 2020'de İtalya'da bir limanda ele geçirilen 85 milyon captagon hapı ile anıldı. İtalyan yetkililer, hapların Suriye menşeli olduğunu ve Hizbullah'ın da işin içinde yer aldığını ifade etmişti. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ise Ocak 2021'de yaptığı açıklamada, kendilerine yöneltilen suçlamaları reddederek uyuşturucu imalatı, ticareti ve kullanımı konusunda tutumlarının net olduğunu dile getirmişti. Bununla birlikte ABD Federal Soruşturma Bürosunun (FBI) 1994'teki Hizbullah belgelerine göre dayandırılan raporlarında Hizbullah'ın önde gelen din adamlarının, milislere, "düşmanlara karşı bir savaşın parçası olarak Batılı ülkelere uyuşturucunun satılması ahlaki kabul edilebilir" dediği savunuluyor.
Hizbullah'ın, devlet otoritesinin zayıf olması, kolay erişim sağladığı limanlar ve elinde tuttuğu bölgelerde kurduğu tesisler vasıtasıyla Lübnan'ı uyuşturucu üretimi ve sevkiyatının merkezine dönüştürdüğü ileri sürülüyor. Benzer iddialar geçtiğimiz yılda gündeme gelmiş konuyu belgeleyen Lübnanlı gazeteci yurtdışına kaçmak zorunda kalmıştı. AA muhabiri, Körfez ile Lübnan arasındaki ilişkilerin kopmasına sebebiyet veren Hizbullah'a ait olduğu iddia edilen ve Lübnan'da imal edilen captagon hapı ile Hint keneviri ekimi hakkında hükümet yetkilileri ve uzmanlarla görüştü.

Başta Suudi Arabistan olmak üzere Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Kuveyt ve Bahreyn 29-30 Ekim'de Lübnan ile tüm diplomatik ilişkileri kestiklerini duyurmuştu. Körfez ülkelerinin Beyrut ile ilişkilerini kesmesinin ardındaki ana sebepler arasında İran-Suudi Arabistan arasındaki bölgesel çekişme ve Lübnan'dan söz konusu ülkelere ihraç edilen uyuşturucu yer alıyor.

Riyad'a göre Lübnan'ın tüm gümrük kapıları ve limanlarını ele geçiren Hizbullah, istediği şekilde dünyaya uyuşturucu sevkiyatı yapabiliyor.

AA muhabiri, Körfez ile Lübnan arasındaki ilişkilerin kopmasına sebebiyet veren Hizbullah'a ait olduğu iddia edilen ve Lübnan'da imal edilen captagon hapı ile Hint keneviri ekimi hakkında hükümet yetkilileri ve uzmanlarla görüştü.

Uyuşturucu merkezine dönen bekaa vadisi!
Ülkenin tam orta kesiminde yer alan Bekaa Vadisi, Baalbek vilayetine bağlı bir bölge. Çoğunlukta Şii ve Sünni Araplar ile az sayıda Hristiyan'ın ikamet ettiği Bekaa Vadisi'nde güvenlik kontrolü görünürde Lübnan ordusu ve polisinde olsa da buradaki en etkin taraf Hizbullah ve onun milisleri.

Bekaa'nın yanı sıra Hizbullah'ın uyuşturucu üretim merkezi olduğu iddia edilen bir başka yer Hermel bölgesi.

Bu iki bölgedeki çiftçiler, yıllardır herhangi bir engellemeye veya cezai yaptırıma maruz kalmadan rahat bir şekilde uyuşturucuda kullanılmak üzere Hint keneviri ekiyor.

Lübnan İçişleri Bakanlığına bağlı İç Güvenlik Kurumunda 37 yıl görev yaptıktan sonra emekli olan Tümgeneral Naci Malayib, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bekaa ve Hermel'de üretilen Hint kenevirinin bazı işlemlerden sonra Hizbullah tarafından uyuşturucu olarak piyasaya sunulduğu söyledi.

Hint kenevirinin yanı sıra uyuşturucunun ana maddesi olan afyon ve "fakirlerin kokaini" olarak tabir edilen captagon haplarının üretiminin de Hizbullah'ın elinde tuttuğu bölgelerde yapıldığını belirten Malayib, "Devlet güçlerinin oluşturduğu güvenlik boşluğundan dolayı Hizbullah, özellikle Lübnan ve Suriye sınırı üzerinde hem ekim hem de uyuşturucu ticareti yapıyor." ifadelerini kullandı.

Captagon haplarının Suriye sınırı üzerinde Hizbullah'ın elindeki bölgelerde rahatlıkla imal edildiğini aktaran Malayib, Hizbullah'ın Suriye'de üretilen uyuşturucuyu resmi ya da gayriresmi geçiş noktalarından Lübnan'a soktuğunu ve ardından Beyrut Limanı'ndan istenilen ülkeye sevk ettiğini kaydetti.

Malayib, "Avrupa, Afrika ve Körfez ülkelerine giden hapların çıkış noktasının Lübnan olduğu çok bariz ve bilinen bir gerçek." dedi.

Lübnan Tarım Bakanı Abbas Hacı Hasan, 15 Kasım'da AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bekaa Vadisi'nde üretilen Hint keneviri için "yeşil altın" benzetmesi yaparak dolaylı olarak kenevirin bu bölgede üretildiğini kabul etmişti.

Hasan, Hint kenevirinin uyuşturucuda değil tıp ve endüstri sektöründe kullanılması için çiftçilere lisans verilmesi çalışmaları yapıldığını belirtmişti.

Tarım Bakanı'na göre Lübnan'da 1 milyar dolarlık gelir getirebilecek bir Hint keneviri ekimi potansiyeli söz konusu.

İsminin açıklanmasını istemeyen Lübnan İçişleri Bakanlığından üst düzey bir yetkili ise halihazırda kenevirin tamamen yasak olduğunu, ekilen kenevirin imha edilmesi gerektiğini, ancak devlet otoritesinin olmaması nedeniyle müdahale edilemediğini söyledi.

Bekaa'da kilosu 400 dolar
Orta Doğu'daki birçok ülke gibi Lübnanlı çiftçiler de susuzluk ve artan kuraklık nedeniyle az su tüketen ve geliri yüksek tarım ürünlerinin ekimine yöneliyor.

Bekaa Vadisi'ndeki çiftçilerin verdiği bilgilere göre bu bölgede en iyi yetişen tarım ürünleri arasında kenevir de yer alıyor. Yılda sadece 3 defa sulanan kenevir için herhangi bir gübre de kullanılmıyor.

Vadide sahip olduğu arazi üzerinde kenevir eken Lübnanlı Hristiyan çiftçi George Fahuri, "Hint kenevirinin kilosu tarlada ortalama 400 dolar ancak yurt dışına çıkınca bu fiyat 3 bin dolara ulaşıyor." dedi.

Keneviri kime, nasıl sattıklarına ilişkin soruya Fahuri, "Uyuşturucu tacirleri, çiftçilerden keneviri aracı yoluyla alıyor. Kimse onlarla bağlantıya geçmiyor." yanıtını verdi.

Fahuri, çiftçilere kenevir üretimi için yasal izin verilmesi halinde kilosunun bin dolara yükseleceği, çiftçinin de hem uyuşturucu için kenevir ekmeyeceği hem de daha çok para kazanacağı yorumunu yaptı.

Hizbullah ve Suriye rejiminin uyuşturucu tesisleri
Lübnan'da uzun yıllardır Hizbullah'ın uyuşturucu ile ilişkisini araştırıp çeşitli makaleler yazan gazeteci Tony Boulos, Hizbullah'ın uyuşturucuyu sadece Lübnan'da değil Suriye'de elinde tuttuğu bölgelerde de ürettiğini söyledi.

Boulos'a göre Hizbullah Lübnan'daki kara, deniz ve hava limanlarındaki etkisini kullanarak uyuşturucu trafiğinde bölgesel olarak önemli bir merkez oluşturuyor.

Suriye ve Lübnan'da üretilen veya imal edilen uyuşturucunun kolay bir şekilde paketlenip Beyrut Limanı'ndan dünyanın herhangi bir noktasına deniz yolu ile sevk edilebildiğini belirten Boulos, "Lübnan'dan paketlenen uyuşturucu elbise veya tarım ürünü olarak limandan yola çıkarılıyor. Lübnan'dan Körfez ülkelerine ihraç edilen tarım ürünlerinin takibini yapabilecek bir taraf yok. Bu gümrükler onların (Hizbullah'ın) denetiminde. Lübnan açık bir şekilde uyuşturucu trafiğinin merkezine dönüşmüş vaziyette. Bunun yanında Suriye de var. Suriye rejimi ve Hizbullah bu konuda iki önemli ortak." ifadelerini kullandı.

Captagon üretimi konusunda Hizbullah'ın çok ileri bir seviyede olduğunu aktaran Boulos, "Hizbullah, ilaç veya tarım ürünü adı altında ithal ettiği ham madde ile Lübnan'ın farklı bölgelerinde kurduğu denetimsiz tesisler veya küçük işletmelerde hapı üretiyor. Hizbullah, hapın üretimi için gerekli olan tüm sanayi parçalarını da çok rahat bir şekilde ithal ettirebiliyor." dedi.

Hizbullah'a ait hap üretim merkezlerinin sadece Bekaa Vadisi ile sınırlı olmadığını kaydede Boulos, "Lübnan'ın yanı sıra Suriye'deki bazı sınır bölgeleri de Hizbullah'ın elinde. Bu bölgeler resmen uyuşturucu için 'serbest pazar' gibi işlev görüyor. Orada üretilen uyuşturucu herhangi bir denetime tabi olmadan Lübnan'a sokuluyor ve tam tersi bir trafik de söz konusu." diye konuştu.

Suudi Arabistan'ın Beyrut Büyükelçisi Velid el-Buhari, Nisan 2021'de yaptığı açıklamada, son 6 yılda Lübnan'dan 600 milyon uyuşturucu hapının Suudi Arabistan'a sokulmak istendiğini belirtmişti.

Lübnan İç Güvenlik Teşkilatından emekli Albay Adil Maşmuşi, mayıs ayında katıldığı bir televizyon programında, Lübnan'da Hizbullah'ın denetimindeki bölgelerde yaklaşık 20 adet captagon hap üretim tesisi bulunduğu bilgisini vermişti.

Hizbullah'ın captagon ile ilişkisinin Suriye'de 2012'de patlak veren iç savaşla başladığı ifade ediliyor.

ABD merkezli açık kaynaklara göre daha önce hiperaktivite bozukluğu ve depresyona karşı bir ilaç kullanılan hap, Hizbullah'ın 2012'deki Suriye savaşına müdahil olmasıyla birlikte üretilmeye başlandı.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisinden (UNODC) uzman Thomas Pietschmann, 25 Ekim'de BAE merkezi The National News'e yaptığı açıklamada, Lübnan ve Suriye'nin son yıllarda bölgenin en büyük captagon üreticisi haline dönüştüğünü söylemişti.

- Hizbullah Güney Amerika'daki Lübnan diasporasından istifade ediyor

Resmi olmayan verilere göre Lübnan asıllı yaklaşık 5 milyon kişi Güney Amerika'daki farklı ülkelerde ikamet ediyor.

ABD ve Avrupa ülkelerinin narkotikle mücadele servislerinin faklı tarihlerde paylaştığı raporlara göre Hizbullah'ın sadece Orta Doğu'da değil Güney Amerika'ya uzanan bir uyuşturucu bağlantısı söz konusu.

Raporlar, Hizbullah'ın "üç sınır" olarak tabir edilen Paraguay-Arjantin-Brezilya gibi ülkelerde ikamet eden Lübnan kökenli kişiler üzerinden uyuşturucu sevkiyatı ve ticaretine dahil olduğuna işaret ediyor.

Lübnanlı gazeteci Boulos da Hizbullah'ın uyuşturucu ağının Güney Amerika'ya kadar uzandığı kanaatinde.

Güney Amerika'dan gelen uyuşturucunun deniz yolu ile direkt Beyrut Limanı'na indiğini belirten Boulos, "Beyrut Limanı'ndan kolayca Suriye-Irak ve İran'a ulaşan uyuşturucu daha sonra Asya ülkelerine naklediliyor. İran ve Hizbullah için uyuşturucunun Suriye ve Irak üzerinden sevk edilmesi oldukça kolay. Irak Hizbullah'ı da bu işin içinde." dedi.

Hizbullah reddediyor!
Hizbullah'ın uyuşturucu ticaretiyle adı son olarak Haziran 2020'de İtalya'da bir limanda ele geçirilen 85 milyon captagon hapı ile anıldı.

İtalyan yetkililer, hapların Suriye menşeli olduğunu ve Hizbullah'ın da işin içinde yer aldığını ifade etmişti.

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ise Ocak 2021'de yaptığı açıklamada, kendilerine yöneltilen suçlamaları reddederek uyuşturucu imalatı, ticareti ve kullanımı konusunda tutumlarının net olduğunu dile getirmişti.

Bununla birlikte ABD Federal Soruşturma Bürosunun (FBI) 1994'teki Hizbullah belgelerine göre dayandırılan raporlarında Hizbullah'ın önde gelen din adamlarının, milislere, "düşmanlara karşı bir savaşın parçası olarak Batılı ülkelere uyuşturucunun satılması ahlaki kabul edilebilir" dediği savunuluyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishdailynews.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.