Dolandırıcıların yeni hedefi Almanya’daki ‘yardımsever’ Türkler

05.01.2020 - 18:20, Güncelleme: 14.02.2024 - 06:36 1688+ kez okundu.
 

Dolandırıcıların yeni hedefi Almanya’daki ‘yardımsever’ Türkler

Almanları arayarak, “Yarışmada son model bir Mercedes kazandınız, ancak gümrük işlemleri için para yatırmanız gerekir” diyerek tuzağa düşüren çetenin şimdiki hedefi Türkler oldu. Yine Türkiye’den arayan ama bu kez yöntemlerini değiştiren çete üyeleri, Türklerin ‘yardımseverlik’ yönlerini kullanarak dolandırıyor. Çetenin son kurbanı ise Almanya’nın Giessen kenti yakınlarındaki Lollar’da ‘Adana Grillhaus’ adlı kebap restoranı işleten Kahraman Yıldırım oldu.

YILDIRIM’ın 5 bin Euro kaptırdığı ve profesyonel çalışan çetenin yeni yöntemi ise şöyle; Almanya’da özellikle iş yeri bulunan Türkler aranıyor. Dükkânının ismini, sahibini, yakınındaki caddeleri çok iyi öğreniyorlar ve kurbanı arıyorlar. Önce Türkçe konuşan ve kendisini ‘otel müdürü’ olarak tanıtan kişi, “Bir Alman müşteriniz ve komşunuz zor durumda. Kredi kartında yüklü miktarda para var, ancak kartın tarihi geçtiği için otel hesabını kapatamıyor. Yardım etmezseniz uçağını kaçıracak” diyor ve telefonu ‘sözde zor durumda’ olan Alman’a veriyor. Telefonu alan ve çok iyi derecede Almanca konuşan ‘sözde Alman’ da o kadar profesyonel bir şekilde düştüğü durumu anlatıyor ki, ‘yardımsever’ Türkler de parayı gönderiyor. Çetenin tuzağına düşen iki çocuk babası Kahraman Yıldırım (40) da yaşadıklarını Hürriyet gazetesine şöyle anlattı: ‘DOĞAN İÇKE ADINA GÖNDERDİM’ “Geçtiğimiz perşembe günü öğleden sonra saat 12.40’da dükkâna bir telefon geldi. Telefonu garson açtı. Numarası görünmüyordu. Telefondaki kişi, ‘Şefinle konuşmak istiyorum’ deyince, telefonu bana uzattı. Bana, ‘Ben otel müdürüyüm. Burada tatil yapan bir Alman aile var. Bunlar sizin devamlı müşteriniz ve komşunuzmuş. Zor durumdalar. Bunların kredi kartları var. Kartlarında yüklü miktarda para da var. Ancak tarihi geçmiş ve ödeme yapamıyorlar. Bunların 1 saat 35 dakika sonra uçakları kalkacak. Hesapları kapanmazsa, Almanya’ya uçamayacaklar’ dedi. Ben de ‘Bu adamları tanımıyorum. Hiç görmemişim. Ben nereden bileyim komşum ve müşterim olduklarını. Bana pasaportlarının fotoğrafını gönderin’ dedim. Bu kez de, ‘Pasaportları aşağıda, resepsiyonda kilitli. Bunlar ödeme yapmadan pasaportlarını resepsiyondan alamazlar. Önce ödeme yapacaklar. Pasaportlar bana geldiği zaman sana göndereceğim. Bunlar yaşlı. Adam gözlüklü. Karısı uzun boylu bir bayan. 45-50 yaşlarında biri. Çantalarının üzerinde Lollar yazıyor. Dobringer Caddesi adresinde oturuyorlar’ dedi. Dobringer Caddesi benim dükkânın 1 km ötesinde. Sonra bana ‘Komşun’ dediği adamı verdi. Adam benim ismimi biliyordu. Çok iyi derecere Almanca konuşuyordu. Her şey inandırıcı geldi. Otel müdürüyüm diyen paranın hemen gelebilmesi için havaleyi Moneygram aracılığıyla yapmamı istedi. Bana kimliğinin fotoğrafını da gönderdi. Havale bürosunun yerini ve adresini bile söylediler. ‘Ne kadar göndereyim’ dedim. ‘2 bin 750 Euro’ lazım dediler. Ben de ‘otel müdürü Doğan İçke’ adına bu parayı havale ettim.”   ‘İKİNCİ KEZ ARAYIP...’ “Parayı gönderdikten sonra aradım, ‘Geldi mi?’ diye, ‘Tamam geldi’ dediler. ‘Ama lütfen pasaportların fotoğrafını gönderin’ dedim, sözde otel müdürüne. Bana, ‘Şimdi çıkışlarını yapıyorum, 5 dakikaya kadar gönderirim’ dedi. Aradan bir saat geçti gelmedi. Bunlar yeniden telefon açtılar. Dediler ki, ‘Bir problem daha çıktı. Bunların üç çocuğunun da parası ödenmemiş. Onların çıkışını yapamıyoruz. Onların da hesabının kapanması lazım, yoksa çocuklar burada kalacak’. Adamı tekrar bana verdi. Adam Almanca, ‘Lütfen yardım edin, gelir gelmez hemen paranızı ödeyeceğim, bu iyiliğinizi hiç unutmayacağım. Çocuklarım burada kalmasın’ diye yalvardı. Kendisini çok acındırdı. Ben 15 yıl İstanbul’da yaşadım. 10 yıldır da Almanya’dayım. İlk defa böyle bir tezgâha düştüm. Tekrar koşarak Moneygram para havale büfesine gittim. Üzerimde yeteri kadar para yoktu. Yanımdaki misafirimden aldım. Bu kez ‘Volkan Adıgüzel’ diye birinin adına göndermemi istediler. Halil Aktaş adlı misafirim vasıtasıyla 2 bin 250 Euro daha havale ettim. Toplam 5 bin Euro gönderdim. Pasaportun fotoğrafları gelmeyince, dolandırıldığımı anladım. Amacaoğluma anlattım durumu. O da ‘Seni dolandırmışlar. Aynı senin gibi burada bir Türk’ü daha tuzağa düşürdüler’ dedi. Ben de hemen Moneygram havale bürosuna gittim. Ancak para çekilmiş. Hemen polise gidip suç duyurusunda bulundum. Zordaki bir komşuya yardım etmek isterken, dolandırıldım.”  
Almanları arayarak, “Yarışmada son model bir Mercedes kazandınız, ancak gümrük işlemleri için para yatırmanız gerekir” diyerek tuzağa düşüren çetenin şimdiki hedefi Türkler oldu. Yine Türkiye’den arayan ama bu kez yöntemlerini değiştiren çete üyeleri, Türklerin ‘yardımseverlik’ yönlerini kullanarak dolandırıyor. Çetenin son kurbanı ise Almanya’nın Giessen kenti yakınlarındaki Lollar’da ‘Adana Grillhaus’ adlı kebap restoranı işleten Kahraman Yıldırım oldu.

YILDIRIM’ın 5 bin Euro kaptırdığı ve profesyonel çalışan çetenin yeni yöntemi ise şöyle; Almanya’da özellikle iş yeri bulunan Türkler aranıyor. Dükkânının ismini, sahibini, yakınındaki caddeleri çok iyi öğreniyorlar ve kurbanı arıyorlar.

Önce Türkçe konuşan ve kendisini ‘otel müdürü’ olarak tanıtan kişi, “Bir Alman müşteriniz ve komşunuz zor durumda. Kredi kartında yüklü miktarda para var, ancak kartın tarihi geçtiği için otel hesabını kapatamıyor. Yardım etmezseniz uçağını kaçıracak” diyor ve telefonu ‘sözde zor durumda’ olan Alman’a veriyor. Telefonu alan ve çok iyi derecede Almanca konuşan ‘sözde Alman’ da o kadar profesyonel bir şekilde düştüğü durumu anlatıyor ki, ‘yardımsever’ Türkler de parayı gönderiyor. Çetenin tuzağına düşen iki çocuk babası Kahraman Yıldırım (40) da yaşadıklarını Hürriyet gazetesine şöyle anlattı:


‘DOĞAN İÇKE ADINA GÖNDERDİM’
“Geçtiğimiz perşembe günü öğleden sonra saat 12.40’da dükkâna bir telefon geldi. Telefonu garson açtı. Numarası görünmüyordu. Telefondaki kişi, ‘Şefinle konuşmak istiyorum’ deyince, telefonu bana uzattı. Bana, ‘Ben otel müdürüyüm. Burada tatil yapan bir Alman aile var. Bunlar sizin devamlı müşteriniz ve komşunuzmuş. Zor durumdalar. Bunların kredi kartları var. Kartlarında yüklü miktarda para da var. Ancak tarihi geçmiş ve ödeme yapamıyorlar. Bunların 1 saat 35 dakika sonra uçakları kalkacak. Hesapları kapanmazsa, Almanya’ya uçamayacaklar’ dedi. Ben de ‘Bu adamları tanımıyorum. Hiç görmemişim. Ben nereden bileyim komşum ve müşterim olduklarını. Bana pasaportlarının fotoğrafını gönderin’ dedim. Bu kez de, ‘Pasaportları aşağıda, resepsiyonda kilitli. Bunlar ödeme yapmadan pasaportlarını resepsiyondan alamazlar. Önce ödeme yapacaklar. Pasaportlar bana geldiği zaman sana göndereceğim. Bunlar yaşlı. Adam gözlüklü. Karısı uzun boylu bir bayan. 45-50 yaşlarında biri. Çantalarının üzerinde Lollar yazıyor. Dobringer Caddesi adresinde oturuyorlar’ dedi. Dobringer Caddesi benim dükkânın 1 km ötesinde. Sonra bana ‘Komşun’ dediği adamı verdi. Adam benim ismimi biliyordu. Çok iyi derecere Almanca konuşuyordu. Her şey inandırıcı geldi. Otel müdürüyüm diyen paranın hemen gelebilmesi için havaleyi Moneygram aracılığıyla yapmamı istedi. Bana kimliğinin fotoğrafını da gönderdi. Havale bürosunun yerini ve adresini bile söylediler. ‘Ne kadar göndereyim’ dedim. ‘2 bin 750 Euro’ lazım dediler. Ben de ‘otel müdürü Doğan İçke’ adına bu parayı havale ettim.”
 


‘İKİNCİ KEZ ARAYIP...’
“Parayı gönderdikten sonra aradım, ‘Geldi mi?’ diye, ‘Tamam geldi’ dediler. ‘Ama lütfen pasaportların fotoğrafını gönderin’ dedim, sözde otel müdürüne. Bana, ‘Şimdi çıkışlarını yapıyorum, 5 dakikaya kadar gönderirim’ dedi. Aradan bir saat geçti gelmedi. Bunlar yeniden telefon açtılar. Dediler ki, ‘Bir problem daha çıktı. Bunların üç çocuğunun da parası ödenmemiş. Onların çıkışını yapamıyoruz. Onların da hesabının kapanması lazım, yoksa çocuklar burada kalacak’. Adamı tekrar bana verdi. Adam Almanca, ‘Lütfen yardım edin, gelir gelmez hemen paranızı ödeyeceğim, bu iyiliğinizi hiç unutmayacağım. Çocuklarım burada kalmasın’ diye yalvardı. Kendisini çok acındırdı. Ben 15 yıl İstanbul’da yaşadım. 10 yıldır da Almanya’dayım. İlk defa böyle bir tezgâha düştüm. Tekrar koşarak Moneygram para havale büfesine gittim. Üzerimde yeteri kadar para yoktu. Yanımdaki misafirimden aldım. Bu kez ‘Volkan Adıgüzel’ diye birinin adına göndermemi istediler. Halil Aktaş adlı misafirim vasıtasıyla 2 bin 250 Euro daha havale ettim. Toplam 5 bin Euro gönderdim. Pasaportun fotoğrafları gelmeyince, dolandırıldığımı anladım. Amacaoğluma anlattım durumu. O da ‘Seni dolandırmışlar. Aynı senin gibi burada bir Türk’ü daha tuzağa düşürdüler’ dedi. Ben de hemen Moneygram havale bürosuna gittim. Ancak para çekilmiş. Hemen polise gidip suç duyurusunda bulundum. Zordaki bir komşuya yardım etmek isterken, dolandırıldım.”
 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishdailynews.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.